Salı, Ocak 18, 2011

TWITTER RACONU

Twitter kullanırken de uyulması gereken kurallar var. Twitter Mahallesi’nin baskısı olarak değil; Twitter Semti’nin raconu olarak algılanırsa yararlı olabilecek kurallar!

“Avukatımın twitter'deki tüm mesajları resen takip edeceğinin ve hakaret edenlere ceza ve tazminat davası açacağının bilinmesini isterim”. Bu bir twitter mesajı. Geçtiğimiz günlerde Twitter’da hesap açan ve vatandaşlarla iletişim içinde olmak isteyen ünlü bir belediye başkanının gönderdiği.

İşin ilginci bunun göndermiş olduğu henüz sekizinci mesaj oluşu. Daha sekizinci mesajda nefret söylemine karşı böyle bir uyarıda bulunmak zorunda kalmış. Bundan önce göndermiş olduğu yedi mesaja bakıldığında üç tanesinin yine saygısızlığa karşı (daha yumuşak bir üslupta) uyarı niteliğinde olduğu görülebilir.

Buna benzer örnekleri Twitter’da her geçen gün daha sık görmeye başladık. Tolerans ya da empati yok! Karşımızdakini anlamak adeta yasaklanmış! İşin ilginci kimin kimi takip edeceği sanki bireylerin kendisi tarafından değil de Twitter tarafından otomatik olarak belirleniyor da “Kaderim bu; madem çekiyorum o halde nefretimi içimde tutmayayım” ruh haliyle bu tür mesajlar oradan oraya gönderilip duruyor.

Twitter ortamını da kirletmek ya da bozkıra çevirmek yerine onu olumlu bir iletişim ortamı haline getirmek mümkün. Bunun için uyulması gereken, pek de zor olmayan, kurallar var. Bunlardan bazılarını aşağıda derledim. Sadece bunlara bile uyulsa yeter:

Derdinizi tek mesajda anlatın. Twitter’in özünde olan şey 140 karakterlik bir mesajda derdinizi anlatmaktır. Eğer bir mesaj derdinizi anlatmak için yeterli değilse, o derdi anlatacak yer Twitter değil demektir. Onun yerine bir blog açın. Mesajınızı bloga yazın. Twitter’dan o blogun link adresini yayınlayın.

Nefret söyleminden kaçının. Takip ettiğiniz kişiye hakaret mesajları göndereceğinize onu takip etmekten vazgeçin (“unfollow”). Yayınladığınız mesaja hakaret içeren cevaplar geliyorsa onu gönderen kişileri bloke edin. Ne nefret söylemi dialogunu sürdürün, ne de gereksiz yere sinirlenin. Tabii bundan beslenen bir yapınız yoksa!

Gerçek kimliğinizi kullanın. Twitter’da açtığınız hesap, gerçek adınızı ve kimliğinizi yansıtsın. Ne başkası adına sahte hesap açın, ne de kendi adınızı gizleyip rumuz kullanın. Ayrıca sizi yansıtacak bir profil resmi kullanın. Twitter’ın standard resmini değiştirin.

Mesaj yönlendirme (RT) imkanını hassasiyetle kullanın. Ne size gelen her mesajı RT ile sizi takip edenlere gönderin; ne de hiçbirini göndermemezlik edin. Hoşunuza gittiği, faydalı olduğuna inandığınız sürece gelen mesajları takipçilerinize yönlendirebilirsiniz. Nefret söylemi ile RT birleştiğinde Twitter’daki sığlaşma kat kat artarak yayılıyor.

Mesajlarınız değer katsın. Kendi yazıp göndereceğiniz mesajlar da sizi takip edenlere bir değer katmalı. Özellikle Twitter’ı yeni kullananlar o an yaşamakta oldukları her detayı mesajla göndermeyi değer katan bir unsur olarak görüyor. Twitter’a yeni iseniz en azından bu sendromdan çabuk kurtulmaya bakın. Çünkü değer katmıyor!

Mesaj içeriğiniz net olsun. Özellikle link imkanı sayesinde Twitter mesajlarının içeriği kalitesizleşebiliyor. Örneğin “Bugün önemli birisi ile görüştüm” deyip görüşmenin içeriğiyle ilgili bir link yayınlamak yerine, “Bugün Cumhurbaşkanımızla görüştüm” deyip ilgili linki yayınlamak daha sağlıklıdır.

Bu kuralları kimse icat etmedi; empoze de edemez. Sadece Twitter kullanıcılarının deneyimlerinden damıtılmış önemli değerlendirmeler bunlar. Konu “mahalle baskısı” olarak yorumlandığında ters bir şeymiş gibi geliyor; oysa “racon” olarak yorumlandığında kimse rahatsız olmuyor. O halde bunları da Twitter mahallesinin baskısı olarak değil, Twitter semtinin raconu olarak değerlendirmek gerekir.




Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1243) - Ooof Off Line Köşesi - 14 01 2011

“TED” İLE TANIŞIN !

TED.com sitesinde pek çok alanda uzman kişilerin video kliplerini ücretsiz olarak izleyebilirsiniz. Gönüllü tercümanlar sayesinde tercümesi yapılmış video kliplerde Türkçe altyazı da mevcut.

TED’in varlığını sevgili eşimden öğrendim. Değişik konularda internetten izlediği videoları bana anlattıkça giderek bunlara nereden eriştiğini merak eder oldum. Sonunda dayanamadım ve ben de TED.com sitesine girdim; ücretsiz üye olup biraz gezindim.

Internette video klip deyince hepimizin aklına Youtube sitesi geliyor. Ancak TED bambaşka bir içerik sunmakta. Gerek kendi organize ettiği konferanslarda gerekse de anlaşmalı olduğu organizasyonların yaptığı konferanslarda uzmanlık alanlarında konuşma yapmış kişilerin video klipleri beş ile yirmi dakikalık uzunlukta olmak kaydıyla TED.com sitesinden tüm dünyaya sunuluyor. Üstelik ücretsiz olarak.

Eğer söz konusu video klipler, TED.com sitesinde olduğu gibi içerik açısından zengin türdeyse, dil önemli bir bariyer olarak karşımıza çıkıyor. Kişi İngilizce bilmiyorsa bu tür video kliplerden istifade etme imkanı yok. Oysa Youtube gibi daha ziyade eğlenceye yönelik video klipleri barındıran sitelerde dil pek bir sorun değil. Görünen o ki TED de bu hususa odaklanmış ve gönüllük üzerine kurulu bir tercüme sistemi geliştirmiş.

Bu sayede TED.com sitesinde yayınlanan video klipler gönüllü tercümanlar sayesinde pek çok dile çevriliyor ve bunlar altyazı olarak videolarla birlikte sunuluyor. Bugün TED.com sitesinde 80 dilde tercüme yapan beş binin üstünde gönüllü tercüman var. İyi haber bu seksen dilin içinde Türkçe’nin de yer alması. İkiyüzün üstünde Türk, gönüllü olarak TED video kliplerini Türkçe’ye çevirmekte. Bugüne dek onüç binin üstünde video klip farklı dillere çevrilmiş. Türkçe çevirisi yapılan beşyüzün üstünde video klip yer alıyor.

TED’de gezinmeye başladığımda derhal internet ile ilgili ne gibi videolar var onları merak ettim. Ana sayfadaki tüm “tag”leri listeyen linkten konu başlıklarına ulaştım ve internet ile ilgili kliplere ulaştım. İlk izlediğim klip webin kurucusu Tim Berners Lee’nindi ve veriden enformasyon üretme konusunda son bir yılda yapılan pratik uygulamalar anlatılıyordu. Klibin beş dakika olması izleme konusunda beni daha da motive etti.

Bu klipten sonra önerilen klip listesinde konuyla ilgili bir yazılım olan Pivot hakkında açıklayıcı bir video klip buldum ve onu izledim. Pivot sayesinde internette yer alan verilerden pek çok enformasyon üretilebilir ve bu da karar verme sürecinde faydalı olacak bilgi üretimine yardımcı olabilir. Bu klipten o kadar etkilendim ki videoyu bilgisayarıma indirip inderemeyeceğimi merak ettim. Gördüm ki Creative Commons lisansı ile video klibi indirebilir ve kullanabilirim. Böylece veri – enformasyon – bilgi (ve bilgelik) süreciyle ilgili konularda kullanabileceğim değerli bir video klibe sahip oldum.

Daha sonra teknoloji konularının dışında neler olduğunu da merak ettim ve kendimi suyun akışına bıraktım. TED.com’un ana sayfasında lanse edilen kliplerden birini izlemeye karar verdim. Bu klipte Amerikalı bir lise öğretmeni “öğrenme” konusundaki deneyimlerini anlatıyordu. Temel tespit dijital kültür öncesi, bilgi kaynaklarının sınırlı olduğu dönemdeki öğrenme-öğretme modeliyle bilgi kaynaklarının sınırsız olduğu günümüzdeki öğrenme-öğretme modelinin aynı olamayacağı yolundaydı.

Bilginin her yerde olduğu dijital dünyada öğrencileri okula çeken şeyler neler olabilir? Üç pratik tespit söz konusu: Öğrenmeyi deneyimlemelerini sağlamak, kendi seslerini sürece dahil edebilmek ve başarısız olmaktan kaçınmamalarını, korkmamalarını sağlamak. Bu model çoktan seçmeli öğrenme modeliyle taban tabana zıt. Hatta çoktan seçmeli sürecin öğrenmek olmadığının altı özellikle çiziliyor. Aklıma bir Sadri Alışık repliği geldi: “Bu da mı gol değil Hakim Bey?”. Eller Mersin’e giderken biz yine tersine mi gidiyoruz?


Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1242) - Ooof Off Line Köşesi - 07 01 2011