Cuma, Eylül 04, 2009

(INTERNET KORSANLIĞI İÇİN) DADALOĞLU DER Kİ


“Bence internet korsanlığının giderek artması mevcut iş modellerimize ve yasal çözümlerimize karşı güven eksikliğinin bir göstergesidir.”


Cem Yılmaz’ın 10 Derste Anadolu Rock paradosinde verilen derslerin biri de “Hadi bana inanmıyorsunuz, bakın Karacoğlan öyle demiş” türünden şarkıda verilen mesajı geçmişten bir isimle desteklemek idi. Bu mantıkla; girmek için ülkece seferber olduğumuz AB’nin, Telkom ve Dijital Medya’dan sorumlu “bakanı” Viviane Reding’in 9 Temmuz 2009’da Lizbon’da yaptığı konuşmaya kulak verelim. Reding der ki :

“Internet korsanlığı, interneti en yoğun kullanmakta olan ve dijital yerli denilen 16-24 yaş grubundaki bireyler için giderek daha çekici (“seksi”) bir hale gelmektedir. Bu kuşak dijital ekonomimizin, yeniliklerin ve gelişme fırsatlarının temelini oluşturacaktır. Eurostat istatistiklerine göre bu kuşaktan bireylerin %60’ı geçen aylar içinde herhangi bir ücret ödemeden internet üzerinden görsel-işitsel içerik indirmiş olup; bunlardan %28’i bu tür şeyler için para ödemek istemediklerini belirtmiştir.

“Bu figürler mevcut sistemimizdeki ciddi eksikliklerin bir göstergesidir. Kanunlara karşı gelenleri cezalandırmak gerekir. Ancak pazarda gerçekten de yeterince çekici ve tüketici-dostu yasal arz mevcut mu? Telif Hakları konusundaki mevcut yasal sistemimiz internet kuşağının beklentilerini karşılayacak seviyede mi? Bunu engellemek için tüm alternatifleri değerlendirdik mi? Konuya 16 yaşındaki bir bireyin gözünden baktık mı? Yoksa sadece Gutenberg Çağı’nda büyümüş hukuk proseförleri gözünden mi bakıyoruz? Bence internet korsanlığının giderek artması mevcut iş modellerimize ve yasal çözümlerimize karşı güven eksikliğinin bir göstergesidir. Kanun koyucular için bu bir uyarı olmalıdır.

“Eğer dijital içeriğe erişimi süratle daha kolay ve kullanıcı dostu hale getirmezsek, dijital hizmetlerin yasal kullanımı ve sanatsal yaratıcılığı konusunda tüm bir kuşağın desteğini kaybedeceğiz. Ekonomik, toplumsal ve kültürel olarak bu bir trajedi olur. O nedenle benim temel önceliğim, diğer yetkililerle eşgüdüm içinde, tek bir pazarda kenetlenmiş Avrupa’nın dijital içeriğe erişmede basit, kullanıcı dostu yasal bir çerçeve oluşturmak ve o arada içerik yaratıcılarının hak ettiklerini almalarını sağlamak için çalışmak olacaktır. Dijital Avrupa ancak ilgili son kullanıcı ve yaratıcı tüketiciler olarak, içerik oluşturucular ve dijital yerli kuşağından kişilerle birlikte kurulabilir.”

AB’de konuyla ilgili üst düzey bir yetkilisinin şu tümcesinin altını yeniden çizelim: “Bence internet korsanlığının giderek artması mevcut iş modellerimize ve yasal çözümlerimize karşı güven eksikliğinin bir göstergesidir.”

“Önce özgür birey” diyorsak, bireyin rahatsızlıklarını dikkate almak, neden rahatsız olduğunu analiz etmek ve bu rahatsızlıkları ortadan kaldırmak için gerekli olan şeyleri yapmak gerekir. Alternatif olarak şöyle de denilebilir: Mevcut kanunlara göre bu yasa dışıdır ve cezalandırılmalıdır. Nokta.

Tesadüfe bakın ki son zamanlarda ülkemizde de tam da böyle bir bakış açısı sergilediğimizi ortaya koyan düzenlemeler yapılmakta. Korsan mı, cezalandırın. Neden? Çünkü telif haklarına saygı göstermiyor, ilgili yasaları çiğniyor. (Acaba yasalar biraz demode mi kaldı?... Sus kapa çeneni; bul cezalandır).

Malum ülkemizde vergi, kim bulunursa ondan tahsil edilen bir olgu. Korsana karşı mücadele de anlaşılan biraz bu mentalite ile icra edilecek. Kamu kurumlarının mekanlarını kiralayarak korsan kitap, CD satanlara karşı birşey yapamıyoruz (neden acaba?) ama dijital altyapıda kimin nereden ne indirdiğini tespit edebiliyoruz. O zaman faturayı ona keselim. Hem ABD de böyle yapmıyor mu? Daha geçen gün bir kaç müzik şarkısını indiren bir üniversite öğrencisine yüzbinlerce dolar ceza kesmedi mi ABD mahkemeleri?

Her zamanki gibi problemi yanlış tanımlamaktayız. O nedenle de yanlış tanımlanmış bir problemin çözüm alternatiflerinin hangisinin daha doğru olduğunu tartışmak da temeldeki problemimizi çözmeye katkı sağlamayacak. Temel problemimizin dijitalleşme olgusunun var olmadığı bir dönemde icat edilmiş olan telif haklarının güncellenmesidir. Öte yandan “Önce özgür birey” diyemediğimiz sürece yapılacak güncellemeler bir işe yaramayacaktır. Ben demiyorum Dadaloğlu (pardon Avrupa Birliği) öyle diyor.

(İlgili dökümanın tamamı için bakınız http://tr.im/wOWS )

Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1172) - Ooof Off Line Köşesi - 04 09 2009

Hiç yorum yok: