Cuma, Şubat 16, 2007

SABİT DİSKLERİN MÜTHİŞ GELİŞİMİ


Son elli yıl içinde bakın sabit disk cihazları nereden nereye geldi?


Yıl 2000 sorunu gündeme geldiğinde, ahkam kesenler, “Yav kardeşim bunu zamanında niye düşünmemişler – bu kadar yatırım yapmaya değer miydi?” gibisinden kesimlerde bulunmuştu. Sonra o yıllarda IBM’de disk üretim kısmında çalışan mucit bilim adamlarından birisi çıkıp da bilişim sektörünün yeni yeni gelişmekte olduğu 50li 60lı yıllarda bir birim veriyi saklamanın maliyetinin ne olduğu açıklayınca; insanlar 2000 yılına dek hiçbir kullanımı olmayan iki hane yüzyıl bilgisinin (19xx) neden kullanılmadığını anladı.

Size birkaç tane fotoğraf göstermek istiyorum. Bunlardan bir tanesi uçağa yüklenen devasa bir cihaz. Bu fotoğraf 1956 yılında ABD’de çekilmiş. Söz konusu cihaz ne mi dersiniz? Cevap biraz şaşırtıcı gelecek : Bir ton ağırlığında bir sabit disk.


Daha şaşırtıcı olanı ise, bir uçağın yük kabinine sığabilen 1 ton ağırlığındaki sabit diskin kapasitesi : Sadece 5 mega-byte. Yani kabaca 5 milyon veriyi (bir harf = bir veri olsun) saklama kapasitesi.

Burada gördüğünüz ikinci resim bir iPod cihazı. iPod cihazı aslında temelde bir sabit disktir. İçine şarkıların ya da video cliplerin saklanabildiği ve basit bir program menüsü ile çalınmasının sağlandığı.


Burada gördüğünüz iPod cihazı 80 Gb kapasitede. Bir başka deyişle 1956 yılında çekilmiş fotoğrafta görülen cihazdan tam 16 bin tanesinin saklayabileceği veriyi, Apple’in müzik/video clip çaları bir iPod cihazı saklayabilmektedir.

Unutmadan belirtmekte fayda var : Bir iPod cihazı ortalama bir cep telefonu büyüklüğünde ve ağırlığındadır.

Gördüğünüz üçüncü fotoğrafta ise iPod’dan da küçük bir sabit disk vardır. Flash memory isimli bir cihazlari cebinizde taşıyabilir ve istediğiniz bilgisayara sabit disk olarak takıp içindeki bilgilere ulaşabilirsiniz.

Kalem pil büyüklüğündeki bu cihazın kapasitesi 2 Gb’tır. Bir başka deyişle birinci resimde görünen sabit diskten 400 tanesinin toplam kapasitesi şu an bir kalem pil büyüklüğüne indirgenmiş durumdadır.

50 yıl içinde gelinen nokta bu. Çok doğal olarak gelecek 50 yıl içindeki beklenen gelişme oranının çok daha yüksek olacağı konusunda tereddütsüz bahse girmeye hazırım.

Hiç yorum yok: