Bir siteyi vezir de rezil de yapan daha ziyade içerik olduğundan, herkesin erişebileceği uzaklıkta olan teknik özellik ya da yapı malzemelerinin sitenin popülerliği üzerindeki rolü haksız yere ihmal edilmektedir.
Web siteleriyle ilgili ilk günden beri popüler slogan haline gelmiş bir tespit vardır: “İçerik Kraldır!”. Yani bir web sitesi için en kritik husus içeriğinin zengin ve orijinal olmasıdır. Eğer bir web sitesinde başka yerlerde de kolayca bulunan içerik varsa, sörf yapanlar neden o başka sitelere değil de sizin sitenize gelsin ki?
İçerik olgusuna odaklanma o denli yüksek düzeyde ki bir web sitesi ya da blog sayfası yapmaya kalktığınızda sadece ve sadece içeriğe odaklanma gibi bir tekboyutlu bakış açısı genel görünümü karartabiliyor. Oysa resmin tamamı içerikten oluşmuyor.
İçerik ile birlikte ele alınması gereken diğer husus da web sitesinin yapı taşlarını oluşturan diğer teknik özelliklerdir. Örneğin tasarımı, renk seçimi, sunulan kolay kullanıma yönelik araçlar (mesela site içinde arama yapma imkanı, kolay dolaşma imkanı, anahtar kelimelerin sıralanması, siteye kolayca abone olabilme imkanı vb).
Tüm bu özellikler “içerik kraldır” sloganının altında ezilmekte, değersiz birer detay haline gelmektedir. Oysa bu yapı malzemeleri olmadan bir web sitesi tam olamaz. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki bir web sitesine ilk defa giden bir kullanıcının o sitede kalması ya da alternatif bir web site arayışına girmesi sadece 109 saniye içinde verdiği bir karardır. 109 saniye içinde içerik kadar görsel malzeme ve kolay kullanım imkanları da kararı etkileyici ana unsurlardandır.
Peki uzmanların içeriği öne çıkarıp da yapı malzemelerini geri plana itmelerinin sebebi nedir? Burada çok basit bir akıl yürütme var. Teknik özellikler ya da yapı malzemeleri herkesin öğrenebileceği ya da para ile sahip olabileceği şeylerdir. Dolayısıyla bunlar bir web sitesi oluşturma sürecinde herkes için eş değerde olgulardır. O halde ayırt edici özellik olamaz. Ayırt edici özellik olarak geriye içerik kalmaktadır. Bir siteyi vezir de rezil de yapan şey içeriktir. İçerin zenginliği, tazeliği, özgünlüğüdür.
Bu değerlendirme yanlış değil ancak gerçeği çarpıtacak derecede bir ihmalkarlık da içermekte. Bu ihmalkarlık nedeniyle binlerce kişi internette bir web sitesi açar açmaz zengin (ya da popüler) olacaklarını sandı. Çünkü cahil medyanın da körüklemesiyle mesaj kitlelere bu şekilde eksik ulaştırıldı. Web sitenizden başka yerde bulunamayacak bir içerik sunduğunuzda herkes gelecekti! Oysa öyle olmadı.
Web sitesi olgusunu ve teknolojilerini öğrendikçe bazı site sahipleri herşeyin içerikte başlayıp içerikte bitmediğini kavradılar. Sitelerine daha çok trafik çekmek için içeriğin yanısıra başka şeyler de yapmak zorunda olduklarını tespit ettiler. Kimisi bu teknik imkanları kendi kişisel gayretiyle sitesine dahil etti, kimisi ise bedelini ödeyip profesyonel hizmet alarak bu imkanlara sahip oldu.
İşte bu basit husus aslında internetin ya da webin eşitlikçi yanının sadece başlangıç anında çok kısa bir süre için geçerli olduğunun temel göstergesidir. Tıpkı 100 metre yarışı gibi. Atletler sadece başlama işareti verildiği anda hizada ve eşittir. Bir sonraki saniyeden itibaren herkes kendi performansına göre ilerler.
Evet satrançta oyunu bitirmek için en stratejik taş olan şahı (İngilizce’de “kral”ı) altetmek gerekir ancak şahın gücünü korumak için en güçlü hamle imkanına sahip olan, en çok çalışıp didinen taş ise vezirdir (İngilizce’de kraliçe).
Web siteleriyle ilgili ilk günden beri popüler slogan haline gelmiş bir tespit vardır: “İçerik Kraldır!”. Yani bir web sitesi için en kritik husus içeriğinin zengin ve orijinal olmasıdır. Eğer bir web sitesinde başka yerlerde de kolayca bulunan içerik varsa, sörf yapanlar neden o başka sitelere değil de sizin sitenize gelsin ki?
İçerik olgusuna odaklanma o denli yüksek düzeyde ki bir web sitesi ya da blog sayfası yapmaya kalktığınızda sadece ve sadece içeriğe odaklanma gibi bir tekboyutlu bakış açısı genel görünümü karartabiliyor. Oysa resmin tamamı içerikten oluşmuyor.
İçerik ile birlikte ele alınması gereken diğer husus da web sitesinin yapı taşlarını oluşturan diğer teknik özelliklerdir. Örneğin tasarımı, renk seçimi, sunulan kolay kullanıma yönelik araçlar (mesela site içinde arama yapma imkanı, kolay dolaşma imkanı, anahtar kelimelerin sıralanması, siteye kolayca abone olabilme imkanı vb).
Tüm bu özellikler “içerik kraldır” sloganının altında ezilmekte, değersiz birer detay haline gelmektedir. Oysa bu yapı malzemeleri olmadan bir web sitesi tam olamaz. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki bir web sitesine ilk defa giden bir kullanıcının o sitede kalması ya da alternatif bir web site arayışına girmesi sadece 109 saniye içinde verdiği bir karardır. 109 saniye içinde içerik kadar görsel malzeme ve kolay kullanım imkanları da kararı etkileyici ana unsurlardandır.
Peki uzmanların içeriği öne çıkarıp da yapı malzemelerini geri plana itmelerinin sebebi nedir? Burada çok basit bir akıl yürütme var. Teknik özellikler ya da yapı malzemeleri herkesin öğrenebileceği ya da para ile sahip olabileceği şeylerdir. Dolayısıyla bunlar bir web sitesi oluşturma sürecinde herkes için eş değerde olgulardır. O halde ayırt edici özellik olamaz. Ayırt edici özellik olarak geriye içerik kalmaktadır. Bir siteyi vezir de rezil de yapan şey içeriktir. İçerin zenginliği, tazeliği, özgünlüğüdür.
Bu değerlendirme yanlış değil ancak gerçeği çarpıtacak derecede bir ihmalkarlık da içermekte. Bu ihmalkarlık nedeniyle binlerce kişi internette bir web sitesi açar açmaz zengin (ya da popüler) olacaklarını sandı. Çünkü cahil medyanın da körüklemesiyle mesaj kitlelere bu şekilde eksik ulaştırıldı. Web sitenizden başka yerde bulunamayacak bir içerik sunduğunuzda herkes gelecekti! Oysa öyle olmadı.
Web sitesi olgusunu ve teknolojilerini öğrendikçe bazı site sahipleri herşeyin içerikte başlayıp içerikte bitmediğini kavradılar. Sitelerine daha çok trafik çekmek için içeriğin yanısıra başka şeyler de yapmak zorunda olduklarını tespit ettiler. Kimisi bu teknik imkanları kendi kişisel gayretiyle sitesine dahil etti, kimisi ise bedelini ödeyip profesyonel hizmet alarak bu imkanlara sahip oldu.
İşte bu basit husus aslında internetin ya da webin eşitlikçi yanının sadece başlangıç anında çok kısa bir süre için geçerli olduğunun temel göstergesidir. Tıpkı 100 metre yarışı gibi. Atletler sadece başlama işareti verildiği anda hizada ve eşittir. Bir sonraki saniyeden itibaren herkes kendi performansına göre ilerler.
Evet satrançta oyunu bitirmek için en stratejik taş olan şahı (İngilizce’de “kral”ı) altetmek gerekir ancak şahın gücünü korumak için en güçlü hamle imkanına sahip olan, en çok çalışıp didinen taş ise vezirdir (İngilizce’de kraliçe).
Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1227) - Ooof Off Line Köşesi - 24 09 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder