Pazartesi, Şubat 07, 2011

NEFRET SÖYLEMİ

Nefret söylemi genelde resmin içine “öteki” girdiği zaman oluşuyor. Oysa sanal dünyada da günümüz dünyasında da “aynılıkları” “farklılıklarından” fazla olanlar bile küçücük bir tetikleyici unsurdan yola çıkarak nefret söylemine başvurabiliyor.

Nefret söyleminin kapsamı alanı oldukça geniş. Kısacası “öteki”ne karşı alınan her türlü nahoş tavır nefret söylemi olarak yorumlanabilir. Ancak bunun internet dünyasına yansıması çok daha farklı boyutlarda olabiliyor. Ortada herhangi bir “öteki” olmadığı halde iletişim bir anda “nefret bulutları” ile kararabiliyor.

Şu örneği inceleyelim. Aynı tartışma ortamına üye kişilerden birisi diyelim ki bir yazılım ya da yabancı dizinin linklerini tartışma ortamındaki ilgili forumda duyuruyor.

Bu tür linklerin işaret ettiği dosyaları bünyesinde tutan web siteleri, çeşitli sebeplerle bunları bir süre sonra disklerinden silebiliyor. Bu sebepler, telifle ilgili şikayetlerden belli bir süre içinde dosyalara rağbet olmamasına kadar değişebilir. Dosyalar silinmeden önce bazı üyelerin onlara erişip indirdiğini teşekkür mesajlarından anlamak olası. Ancak dosya silindikten sonra gelen mesajlar ilginç bir hal alıyor.

Dosyaların linklerine tıklayıp da onların silindiğini farkeden üyeler, bu kez tartışma sitesine geri dönüp, uyarı mesajı gönderiyor ve dosyaların silinmiş olduğunu belirtiyor. Kısa bir süre içinde dosyaları yükleyen kullanıcıdan bir cevap alamazsa ya da gelen cevap tatmin edici olmazsa (“tamam üzerinde çalışıyorum” vb gibi) bu kez aradığını bulamayan kullanıcı uyarı tavrından direkt hakaret tavrına geçiyor. “Madem dosyaların silinmesini engelleyemiyorsun, neden bu işi yapıyorsun” türünden bir mesaj bu kategoride değerlendirilebilecek en seviyeli mesajlardan. İş sin-kaflı küfürleşmeye dek gidebiliyor.

Öncelikle şunu tespit etmek lazım. Dosyaların linklerini bildiren kişi bunu bütünüyle gönüllü olarak yapmakta. Yani bu dosyaları yüklemek, linklerini belirlemek, sanal ortamda böyle bir paylaşımda bulunmak, o kişinin görevi değil. Ancak aradığını bulamayan şahıs için dosyaların zamanında yüklenmesinden tutun da onların her daim indirilmeye hazır durumda olmasına dek tüm sanal koruma ve kollama, yükleyen kişinin görevi, ödevi, sorumluluğudur. Resmi tamamlamak için belirtmek gerekir ki bu gibi durumlarda dosya indiricilerin dosyaları yükleyenlere herhangi bir ödeme yapması vb söz konusu değildir.

Gönüllü olarak yapılan ve katı telif bakış açısından değerlendirildiğinde suç olarak bile yorumlanabilecek bir iş ve türlü nedenlerle beklediğini bulamayan birisinin bu tür bir iş için gönüllüyü topa tutması?

Burada “öteki” nerede? Öteki filan yok! Dosyayı yükleyen de indiren de pek çok açıdan “aynı” özelliklere sahip. Ancak bu “aynılık” yine de nefret söyleminin oluşmasını engelleyemiyor. Nefret söyleminde bulunan kişiler çoğunlukla şöyle bir savunmaya sığınıyor: “Bu işi ya tam yap ya da yapma! Bizimle oynama!”.

Bu tepki oldukça düşündürücü. Belki de pek çok “nefretçi” yükleme yapanın işe yaramaz link oluşturup onları bile bile yayınladığını düşünüyor. İnanıyor ki yükleyen kişinin amacı, aslında var olmadığı halde “Bak burada bu linkler var” diyerek kişileri kandırması. Bunlara tıklayıp da birkaç saniye ya da dakikalığına boş ümide kapılan kişinin bu hali de yükleyici kişinin mükafatı demek ki ?!

Neredeyse herşeyleri aynı olan kişilerin bile nefret söylemine başvuruyor olması aslında daha derindeki başka bir şeyin göstergesi olsa gerek. Kırık bir link aslında bir tetikleyici unsur. O zaman Tunus’taki olaylar da TT Arena’nın açılış gecesi de daha iyi anlaşılacaktır.



Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1244) - Ooof Off Line Köşesi - 21 01 2011

Hiç yorum yok: