Pazartesi, Ekim 03, 2005

BİLGİ ve ÖZGÜRLÜK


Eylül ayında Los Angeles’ta yapılan ve Microsoft’un en önemli etkinliklerinden birisi olan profesyonel yazılımcılara yönelik konferansta Bill Gates’le yapılan bir röportajda Gates, Google ile Microsoft arasındaki temel vizyon farkını şöyle açıklamış:

Google; dünyanın bilgisini organize edeceklerini söylüyor; Microsoft ise insanlara dünyanın bilgisini organize edecek araçları sunacaklarının sözünü veriyor.

Hangisi size daha yakın geliyor? Bir şirket sizin için bilgiyi organize edeceğini ve sizin kullanımınıza sunacağını söylerken, diğeri size bunu yapacak araçları vereceklerini, ancak o araçlarla bilgiyi ne şekilde organize edeceğinizin size kalmış olduğunu söylüyor.

Dünyalar kadar bilginin önünde duran bizler için doğru yol hangisi? Gerçekten de araçları alıp dilediğimizi yapmak mı kendimizi daha özgür hissettirecek, yoksa böyle bir yola girmenin modası geçeli yüzyıllar mı oldu (bugün kaç kişi malzeme alıp her gün kendi ekmeğini kendisi yapıyor?).

Sanal dünyanın müdavimlerinin önüne araçları koyup, al bunları kullanarak bilgi okyanusunda ne yapmak istiyorsan onları yap demek; onların o okyanusta boğulmadan nasıl hayatta kalacaklarına tam bir çözüm olmuyor. Bilginin hacmi o kadar büyük ki bugün bile artık pek çok kimse Google’ın ilk sayfasında gelen arama sonuçları ne ise ona güvenerek aradığına ulaşmayı tercih ediyor.

Bir başka deyişle, Microsoft’un daha liberal ancak daha meşakkatli görünen yolu bilginin hacmi ile ters orantılı bir başarı potansiyeline sahip gibi görünüyor bana. Bilgi (veri) yığınının ucu bucağı görünse belki de bireylerin onu ne şekilde ele alacağı, işleyeceği, ondan faydalı bilgi üreteceği süreçlerinde hazır çözümler yerine araçlar kullanmak bir anlam ifade edebilir.

Ancak verinin bugünkü boyutuna bile bakınca içimden geçmiş ola demek geliyor.

Elbette bu tür sözler zaman içinde “ince ayar” kapsamında yüzseksen derece ters istikamete dönebiliyor. Yarın belki de yukarıda kısaca alıntısını yaptığım bakış açısı farkı ortadan kalkacak ve iki firma da ortada bir yerlerde buluşacaklar.

Konu araç mı hap çözüm mü noktasına gelince, belki de bir adım geri çekilip, metod ne olursa olsun bu dünyanın ne gibi tehlikeleri var sorusunu irdelemek gerek. Şöyle ki;

• Internette yaptığınız arama sonucunda bulduğunuz verinin doğru olduğuna nasıl güveneceksiniz?

• Kendinize ait bilgileri, verileri yetkisiz erişimlerden nasıl koruyacaksınız?

• Hangi bilgi ya da verilerin herkes tarafından bilinmesinde sorun olmayacağını, masum gibi görünen hangi verilerinizin size nasıl zarar verebileceğini nereden bileceksiniz?

• Sahip olduğunuz bilgi ya da verilerin hangi koşullarda ne kadar değerli olduğunu nasıl bileceksiniz?

• Kullandığınız yazılım teknolojilerinin, siz farkında bile olmadan, size ait verileri bir yerlere aktarmadığından nasıl emin olacaksınız?

Bu sorular çoğaltılabilir. Ama ben bu tür soruları düşündükçe aklıma ilk gelen risk şudur: Bireyler, firmalar, organizasyonlar sahip oldukları bilginin (hadi daha “janjanlı” bir ifade kullanayım; “entellektüel birikimin”) değerini gerçekten biliyorlar mı? Bilginin değerinin izafi olduğunu görebiliyorlar mı? Belli koşullarda paha biçilmez olan bir bilginin başka koşullarda hiçbir işe yaramayacağını algılayabilmişler mi? Buradan yola çıkarak bilginin kendilerine hangi koşullarda ne anlam ifade ettiği kadar başkalarına hangi koşullarda nasıl bir anlam ifade edebileceğini düşünüyorlar mı?

Peki şimdi de konuya şu açıdan bakalım: Daha ziyade doğu kültürlerinde yer alan “herşeyin bir ve tek” olduğu kavramı ile yukarıdaki türden bir parçalanmanın getirmekte olduğu “her bir kişi, her bir organizasyon, her bir parça” kavramından hangisi doğru? Daha ziyade hangisi daha iyi?

Bir miyiz; milyarlarca mıyız? Tek ve eşsiz miyiz; hepimiz aynı mıyız? Özgürlük dediğimiz şey bizi biz olmaktan ötelere götüren karanlık bir araç haline mi dönüştürülüyor; yoksa “özgürlük onu arayabilmektir” demeye devam etmemizi sağlayacak bir imkan olarak yerinde durmaya devam mı edecek?

Bilgi olgusuna değer vermeden bilgi çağı yakalanabilir mi?

Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik Eki'nde yayınlanmıştır (01 10 2005)

1 yorum:

Huysuz Orta Yaşlı dedi ki...

Bill Gates vizyon farkından bahsediyor ama sadece bugünden bahsediyor. Google'ın San Fransisco'nun tümünü bedavaya kablosuz bağlama veya Sun ile OpenOffice'i birlikte yaratma planlarından bihaber olamaz. Evet birgün biryerde buluşacaklar ama Bill Gates elini çabuk tutmazsa buluşacakları yer, MS'in şu anda hükümranlık sürdüğü alanlar olacak.

Sevgiler