Pazartesi, Aralık 19, 2005

YARININ YEPYENİ MÜZİK DÜNYASI


Geçtiğimiz günlerde SONY BMG’nin bu yıl içinde çıkardığı kimi müzik CD’lerinin içine gizli bir program eklemiş olmasının ortaya çıkmasıyla firma global müzik piyasası önünde zor bir duruma düştü.

Rootkit adını taşıyan bu program, eğer müzik CD’si bilgisayara takılıp da dinlenmek ya da bilgisayara kopyalanmak istediğinde kullanıcıyı uyarmadan “gizlice” bilgisayara yükleniyor ve CD’den bilgisayara müzik parçalarının birden çok kereler kopyalanmasını engelliyor.

Bu tür programlara, amacı ne olursa olsun, spyware deniyor. Ajan-program olarak mı çevirmeli bunu Türkçe’ye? Bu tür ajan-programların temel özelliği şu: Bilgisayar kullanıcısının farkında olmadan bilgisayara yerleşmek ve özellikle internet bağlantısı olduğu zamanlarda kendisine yüklenmiş görevi yerine getirmek (örneğin hangi web sitelerinde dolaştığınız bilgisi fişlenip, programı sizin bilgisayara yükleyen firmaya internet üzerinden iletmek).

Tabii her ajan-programın görevi bu kadar masum olmayabilir.

Öte yandan ajan-programların oluşturduğu bir risk de bilgisayarınıza virüs bulaştırmasına önayak olabilmesidir. Bu tür programların özelliklerinden ya da açıklarından istifade eden virüs-geliştiriciler, bu programın olduğu bir bilgisayara yerleşebilecek virüs programları hazırlayabilirler.

Ajan-programlarından kurtulmanın yolu yok mu? Elbette var. Bilgisayarınızda tarama yaparak ajan-programların varlığını tespit eden ve bunları temizleyen, anti-virus programlarına benzer programlar (anti spyware programları) geliştirildi bile.

Dönelim müzik CD’lerinde ortaya çıkan duruma. Sony BMG anlaşılan kaş yapayım derken göz çıkardı.

Bu da temelde dijital kültüre karşı bildik kültür paradigması ile mücadele etme inatçılığından kaynaklanıyor. Paradigma kavramında temel bir olgu vardır: Yeni bir paradigma ortaya çıktığında eski paradigmaya göre avantajlı durumda olan avantajını kaybededebilir; ya da dezavantajlı durumda olan avantajlı konuma geçebilir (yani mevcut durum yeni dünyaya birebir taşınmak zorunda değil).

Şimdi müzik piyasasına bakalım. Dijital kültür öncesi dönemde 60lı yıllardan itibaren müthiş bir patlama yapan müzik endüstrisi önce plak, sonra kaset şimdi de CD medyasını kullanarak müziği kitlelere ulaştırmakta. Ve bu işten de ciddi paralar kazanmakta. Bugün bir CD’nin toptan maliyeti birkaç cent düzeyinde. Oysa bir müzik CD’si 10-20 dolar arasında satılmakta.

Bu satış rakamının maliyet ve kar kalemlerini bilmiyorum. Ama ortada bir gerçek var. Dijital kültür ile birlikte müzik üretimi ve müzikseverlere ulaştıma modeli (paradigması) değişmekte. Eğer dünya devi müzik firmaları kendi pozisyonlarını buna göre ayarlarlarsa yeni dünyada da hakim konumlarını sürdürebilirler.

Oysa müziğin m-sini bilmeyen Apple firması iPod ürünü ile yukarıda belirttiğim paradigma değişikliğinden istifade etti ve şu an internet üzerinden yasal olarak en çok müzik parçası satan firma/site haline geldi.

Mevcut konumunun avantajlı durumunun felç edici etkisinde kalmasaydı herhalde Sony gibi bir elektronik firmasının Apple gibi bir bilgisayar firmasından önce iPod gibi walkman’in yeni kuşak devamı olan bir cihazı yapması gerekirdi.

Oysa Apple Sony ve ötekilerden erken davrandı ve şimdi piyasayı domine ediyor. Artık müzik sektöründe ürün birimi bir müzik albümü olmaktan çıktı çıkıyor. Onun yerine 99 cente sadece bir şarkı alma devri başladı.

Bu müzisyenler için de yeni bir paradigma. Bir tane hit parça yapıp onu satmak için yanına yedi sekiz tane fason şarkı yapmaları gerekmiyor. Son kullanıcı olan bizlerin de bir şarkı için 10-20 dolar düzeyinde bir para ödememiz ortadan kalkıyor.

Dijital kültürde bu değişimler dönüşümler yaşanırken, müzik firmalarının CD’lerin içine kopyalama önleyici yazılımlara yatırım yapması bütünüyle konuyu yanlış anlamış oldukları anlamına geliyor.

Yarınla ilgili planlar yaparken planın detaylarını yarının dünyasına göre değerlendirmek gerekir; bugünün dünyasına göre değil. Çünkü bugünün dünyası bugünde kalacak; yarın bambaşka bir dünya olacak!

Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik Eki'nde yayınlanmıştır (17 12 2005)

1 yorum:

e-yaprak dedi ki...

Muzik piyasasi; sarki sozu yazan bunu besteleyen, bu sarkilari icra eden, produktor denen sermaye sahibi, editor donen sarkici haklarini savunan kisi, dagitici ve perekandecilerden olusuyor. Klasik anlamda ureten dagitan ve tuketen burada da var.
Onceleri 78 likler vardi her yuzunde tek sarki bulunan, sonra 45 likler ardindan LP ler geldi. Hepsinde fiyat ayni civardaydı. Beher sarki 1 USD. LP ler 10-12 USD arasinda 45 likler ise 2 USD civarinda idi. LP de sadece iki hit sarki bulunurdu. 45 likte ise sadece 1 hit bir de filler...
TR de isin icinde bir de bandrol ureten bakanlik ve muzik eserleri sahiplerini koruyan dernek var.
Paylasima gelince "name" ler bir sarkiyi 10-20K USD ve daha fazlasina satıyorlar.
Eger sarki sozu yazari/bestecisi degilsen gelirin buyuk kismi sahneye cikmakla aldiginla orantili oluyor. Kaset/Plak/CD satisindan ise parayi sermayedar ve dagitici aliyor.
Sarki radyoda, umuma acik yerlerde calininca burada olusan gelirde dernek tarafindan toplanip sanatcilara dagitiliyor.