Pazartesi, Nisan 13, 2009

MAYMUNLARIN TANRISI


Belki de bu tür polemiklerin müsebbibi konumuna düşen “bilimadamlarının” asıl sorunu bilimi bir hayat tarzı olarak idrak etmiş olmaktan ziyade onu bir “iş” olarak görmelerinden kaynaklanıyor.


Geçtiğimiz günlerde bir vesile ile ziyaret ettiğim üniversitemin kampüsünde dolaşıp öğrencilik günlerimi anarken, futbol sahasının tribünlerindeki dev DEVRİM kelimesini görünce çok etkilendim. Açıkçası D harfinin kenarına ilişmiş, konunun öneminin farkında olmaktan uzak bir havada yeni sömesterin başlangıcını (mı) kutlamakta olan bir kaç kız öğrencinin vurdumduymazlığı bile beni olumsuz yönde etkilemedi.

Tribünün karşı cephesine ulaşana dek sahanın etrafında dolaştım ve tam karşıdan, sanki içime doğmuşcasına, hem DEVRİM halini hem de EVRİM halini kadraja alacak şekilde ayrı ayrı fotoğraflar çektim.

Birkaç gün sonra ise TÜBİTAK’ın Darwin vesilesiyle oluşturduğu gündem sonucunda benzer bir yaklaşımla D harfinin üstünü örtecek şekilde toplanan ODTÜlü öğrenci ve öğretim üyelerinin fotoğrafları gazetelerdeydi.

Değişim, değişmek ve evrim! İlk bakışta birbiriyle pek ilgili görünmüyor değil mi? İnsanoğlu bugün hangi dinden, inanıştan, ırktan ya da cinsiyetten olursa olsun gerek fiziksel, fizyolojik gerekse de zihinsel ve psikolojik açıdan kendi yaşam süresi, süreci içinde değiştiğini kabul edebiliyor.

Bugün hiçkimse yeni doğmuş bebeğin yirmi yıl sonra bir genç insan olacağını reddedemiyor. Buna büyümek diyoruz. İnsanda değişmek olgusunu sadece fizyolojisi ile sınırlı tutmuyoruz; psikolojisi, fikirleri söz konusu olduğunda daha farklı bir açıdan da olsa değişim olgusunu tespit ediyoruz. Örneğin saçları beyazlayan birisi eleştirilmiyor ama fikirleri değişen birisi dönek olarak suçlanabiliyor. Gösterilen tepkiler bir yana bunlara sebep olan değişimin kendisi kimseyi şaşırtmıyor. “Değişmeyen tek şey değişim” sözüne karşı çıkan yok.

Peki bunlar bile mikro düzeyde de olsa evrim değil mi?

Evrim deyince aklımıza sadece “bir kısım bilimadamının insanın maymundan geldiğini öne sürdüğü” teori geliyor. Bunun önde giden savunucusu da iki yüz sene önce doğmuş İngiliz doğabilimcisini Charles Darwin.

Ne yazık ki Charles Darwin insanın maymundan geldiğini savunmuyordu. Tezi insanın da maymunun da ortak bir atadan geldiği yönündeydi. Ne fark eder aynı kapıya çıkar, demagoji yapma diyenlerin kafasını karıştıracak daha ciddi sorularım var.

* Dünya üzerinde ilk canlılık olgusu, ilk canlılar nasıl oluştu?
* Evrim bilimsel bir teoridir, yaradılış düşüncesi bir teori olabilir mi? “Yaradılış teorisi” ifadesi doğru ise cami yerine “islami katedral”, TL yerine “türk doları” demek de doğrudur.
* Evrimi kabul etmek tesadüfü kabul etmek midir? İnsan tesadüfen mi var oldu?
* 13,7 milyar yıl boyunca (evrenin yaşı) ortaya çıkmış olan olasılıkların hepsini bilebilseydik “tesadüf” denilen olguya bakışımız nasıl olurdu?
* Ve belki de en önemlisi: Hücre bölünmesinde neden mutasyon olabiliyor?

Eskiden bu tür soruların cevapları güdümlü olmayan basılı kaynaklarda yer alırdı. Kitaplar, makaleler, ansiklopediler. Dolayısıyla bu kanalların önünü kestiğinizde sorunu da çözebiliyordunuz.

Bugün ise internet var. Kitapları imha etseniz de, kütüphaneleri kimsenin ulaşamadığı adreslere taşısanız da internet bugün herkesin evine girmiş durumda. O halde ne yapacağız? Interneti sansürlememiz lazım.

Güncel yasaları takip etmeye takati kalmamış adalet sisteminin icracıları ile bunu manipüle edecek derecede işinin ehli temsilcileri sağolsun. Bugün Mart 2009’da Youtube.com sitesi mahkeme kararıyla hala kapalı. Keza ateizmi savunma konusunda en az teistler kadar muhafazakar olan Richard Dawkins’in sitesi de.

Geçtiğimiz günlerde Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk bir TV programında Kuran-ı Kerim’deki bazı ayetlerin evrimi işaret ettiğini belirtti. Yarın Kuran’daki islamı özümsemiş din bilginleri bilimin evrim dediği şeyi Kur’an ayetleri ile tereddütsüz ispat ederse Darwin’i maymunların tanrısı olarak görenler bu rolü kendileri üstlenmek zorunda hissedecekler mi?

Hala içinizden bir sesin; ne yani maymundan mı geldik diye sorduğunu duyar gibiyim – yineliyorum maymundan gelmedik ve evrim de bize maymundan geldiğimizi söylemiyor.

Belki de bu tür polemiklerin müsebbibi konumuna düşen “bilimadamlarının” asıl sorunu bilimi bir hayat tarzı olarak idrak etmiş olmaktan ziyade onu bir “iş” olarak görmelerinden kaynaklanıyor.

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 27 03 2009

Hiç yorum yok: