Bireylerin ticari anlamda yola getirilememesi üzerine sosyal ağlara yatırım yapanların bir sonraki adresi büyük bir olasılıkla kurumsal iş dünyası olacak.
Hızın en büyük dijital parametre olduğu günümüzde sosyal ağ gibi doğrudan dijital kültürle ilgili bir olgunun “geleceği” dendiğinde akla onlarca yıl yerine bir kaç yıllık bir perspektif gelmeli.
Gelecek bir kaç yılda sosyal ağlarda ne tür gelişmeleri gözleyeceğiz; yaşayacağız? Bireyin toplum içinde gerçekleştirdiği etkileşimleri simüle edebildiği web siteleri olarak tanımlanabilecek sosyal ağlar bir yandan son dönemin en popüler konusu oldu diğer yanda ise yatırımcılarına hala para kazandıramıyor.
Altimeter Group’un kurucusu Charlene Li’nin de altını çizdiği gibi sosyal ağlar gelecekte etrafımızı saran hava gibi olacak. Bu analojideki tek farklılık yeryüzünde canlılığın “hava”nın sayesinde ortaya çıkmış olması. Dijital kültürde ise “canlılık” sosyal ağlardan önce de vardı.
İşte tam da bu nedenle sosyal ağ olgusuna ticari bir meta olarak bakılmakta ve ondan nasıl kar elde ederim (yanlış) düşüncesi olgunun doğasını değiştirmeye zorlamakta. Sosyal ağlar doğrudan ticari bir getiri kazandırmak için var olmadılar. Tıpkı internet altyapısının kendisinin ticari kaygılarla icat edilmediği gibi.
Şanslıyız ki bugün yeryüzünde hiçbir ülke ya da devlet vatandaşlarından havayı soluduğu için vergi ya da başka bir isim altında bedel tahsil etmiyor. Peki sosyal ağların boğazını sıkmaya ne gerek var? Cevap basit: Bireyler dijital ağda sosyalleşsin diye yapılmadı bu yatırımlar! Daha fazla bireyin parçası olması için birer cazibe merkezi haline getirmek ve daha sonra da ölçek ekonomisine göre para kazanmak için yapıldı.
Oysa bireyler dünya üzerinde sosyal ağların “ticarileşmesine” izin vermiyor. Örneğin kulaktan-kulağa pazarlama modelini ele alalım. Bu modeli kendi başına bıraktığınızda sosyal ağlarda çok doğal bir şekilde amacına ulaşıyor. Bireyler sözlerine güvendikleri arkadaşlarının tavsiyelerini dikkate alarak bir sonraki ürün alımını yapabiliyor. Ancak bu süreci suistimal edecek şekilde profesyonel pazarlamacıların devreye girmesi süreci adeta hormonlu sebze meyve haline getiriyor ve bireyler bundan uzak duruyor.
Kurumsallaşmamış, kendi başına buyruk bireylerin ticari anlamda yola getirilememesi üzerine sosyal ağlara yatırım yapanların bir sonraki adresi büyük bir olasılıkla kurumsal iş dünyası olacak. Çünkü kurumsal iş dünyasının firma intranetleri var (bunlar adeta küçük birer kapalı devre internet) ve bu kurumsal intranetleri de bireyler (kurum çalışanları) kullanıyor.
Bu ortak payda (birey) baz alınarak kurumların intranetlerine sosyal ağ imkanlarının enjekte edilmesi empoze edilmeye başladı. Gelecek yıllarda bu durum çok daha büyük boyutlarda gerçekleşecektir.
Hızın en büyük dijital parametre olduğu günümüzde sosyal ağ gibi doğrudan dijital kültürle ilgili bir olgunun “geleceği” dendiğinde akla onlarca yıl yerine bir kaç yıllık bir perspektif gelmeli.
Gelecek bir kaç yılda sosyal ağlarda ne tür gelişmeleri gözleyeceğiz; yaşayacağız? Bireyin toplum içinde gerçekleştirdiği etkileşimleri simüle edebildiği web siteleri olarak tanımlanabilecek sosyal ağlar bir yandan son dönemin en popüler konusu oldu diğer yanda ise yatırımcılarına hala para kazandıramıyor.
Altimeter Group’un kurucusu Charlene Li’nin de altını çizdiği gibi sosyal ağlar gelecekte etrafımızı saran hava gibi olacak. Bu analojideki tek farklılık yeryüzünde canlılığın “hava”nın sayesinde ortaya çıkmış olması. Dijital kültürde ise “canlılık” sosyal ağlardan önce de vardı.
İşte tam da bu nedenle sosyal ağ olgusuna ticari bir meta olarak bakılmakta ve ondan nasıl kar elde ederim (yanlış) düşüncesi olgunun doğasını değiştirmeye zorlamakta. Sosyal ağlar doğrudan ticari bir getiri kazandırmak için var olmadılar. Tıpkı internet altyapısının kendisinin ticari kaygılarla icat edilmediği gibi.
Şanslıyız ki bugün yeryüzünde hiçbir ülke ya da devlet vatandaşlarından havayı soluduğu için vergi ya da başka bir isim altında bedel tahsil etmiyor. Peki sosyal ağların boğazını sıkmaya ne gerek var? Cevap basit: Bireyler dijital ağda sosyalleşsin diye yapılmadı bu yatırımlar! Daha fazla bireyin parçası olması için birer cazibe merkezi haline getirmek ve daha sonra da ölçek ekonomisine göre para kazanmak için yapıldı.
Oysa bireyler dünya üzerinde sosyal ağların “ticarileşmesine” izin vermiyor. Örneğin kulaktan-kulağa pazarlama modelini ele alalım. Bu modeli kendi başına bıraktığınızda sosyal ağlarda çok doğal bir şekilde amacına ulaşıyor. Bireyler sözlerine güvendikleri arkadaşlarının tavsiyelerini dikkate alarak bir sonraki ürün alımını yapabiliyor. Ancak bu süreci suistimal edecek şekilde profesyonel pazarlamacıların devreye girmesi süreci adeta hormonlu sebze meyve haline getiriyor ve bireyler bundan uzak duruyor.
Kurumsallaşmamış, kendi başına buyruk bireylerin ticari anlamda yola getirilememesi üzerine sosyal ağlara yatırım yapanların bir sonraki adresi büyük bir olasılıkla kurumsal iş dünyası olacak. Çünkü kurumsal iş dünyasının firma intranetleri var (bunlar adeta küçük birer kapalı devre internet) ve bu kurumsal intranetleri de bireyler (kurum çalışanları) kullanıyor.
Bu ortak payda (birey) baz alınarak kurumların intranetlerine sosyal ağ imkanlarının enjekte edilmesi empoze edilmeye başladı. Gelecek yıllarda bu durum çok daha büyük boyutlarda gerçekleşecektir.
Tabii kurumsal dünyadaki sosyal ağ daha “iş” odaklı olacak. Ancak bu da aslında “ticari kaygı”nın ortadan kalkmasını sağlayacak gizilgücü bünyesinde barındırmaktadır. Kurumsal bir sosyal ağda belki internetteki tipik bir sosyal ağda gerçekleştirilen aktivitelerin tamamı gerçekleştirilemeyecek ama gerçekleştirilebilenler ticari işlemlerin yapılmasını sağlayacak türde olacak.
Doğal olarak bunun adına sosyal ağ demek ne kadar doğru olur bilinmez ama büyük bir olasılıkla bunun için de çarpıcı bir isim icat edilecektir.
Peki internet üzerinde doğrudan bireylerin istifade ettiği sosyal ağlarda öne çıkan şeyler neler olacak? Dürüst olmak gerekirse sosyal ağlar bu halleriyle dijital uçurumun açılmasına katkı yapmayı sürdürecekler. Donanımları sayesinde dijital kültürden yapıcı olarak istifade eden bireyler için bu süreç gelişerek devam edecek; geriye kalanlar için ise sosyal ağlar birer eğlence merkezi olmanın ötesine (yine) geçemeyecek.
Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1212) - Ooof Off Line Köşesi - 11 06 2010
1 yorum:
Sosyal ağların boğazını sıkmak, sosyalliğin temel amacı "eğlence" kavramına ters bir davranış olacağından böyle bir ticari eylemi kimsenin çok fazla düşünmeyeceğini sanıyorum. Ancak yine de kontrolü sağlayamayan sosyal ağların çok genişlemesi sonrası, seviyenin düştüğünü ve kendi seviyelerinin bu ortalamanın çok üzerinde kısaca ayrıcalıklı olduklarını düşünen bazı insanları, ütopyayı oluşturma ya da seçilmiş insan reklamı ile "damsız girilmez" misali ücretli üyelikli sosyal ağ kavramına davet edecek ticari zekaların çıkacağından eminim. Hatta belki vardır da, ben bilmiyorumdur. Ancak ticari kaygı gütmeyen, barındırdığı insan çokluğu ile sosyal sürümden kazanan sosyal ağlar, refahın olduğu toplumlarda en önemli geçim kapısı eğlencenin arasına serpiştirilen reklamların yeni hedefi olacaktır ve hatta olmuştur bile.
Sosyal ağların "eğlence" amacını iş dünyasının "iş üretme" hedefi ile nasıl birleştirirler pek hayal edemiyorum fakat şirket intranetinde kategorize edilmiş ve sosyal bir ağın özgürce paylaşım özelliğini içinde barındıran bir bilgi ağı şirket içi çalışan memnuniyeti ile birlikte kendini ifade etmek, ön plana geçmek isteyen yarışçı bireylerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Hatta bulunan sosyal ortamın kimyasını diğer bireylerin de bundan etkilenip bu yönde gelişim sergilemelerini sağlayabilir düşüncesindeyim.
Yorum Gönder