Teknoloji hayal gücümüzü geliştiriyor. Ben de bir Moleskine kullanıcısı olarak gelecekte Moleskine defterlerinin nasıl olabileceğinin hayalini kurdum ve dijital Moleskine 2.0 defterini oluşturdum. Hatta 2.1 versiyonunda ne gibi gelişmeler olması gerektiğini de belirttim.
Salı öğleden sonra! İşlerim erken bittiğinden beklenmedik bir boş zaman kaldı bana. Yabancı bir şehir, gri bir hava... Cep telefonumdan internete erişip bulunduğum noktaya yakın mesafelerde ne gibi imkanlar var diye araştırdım. Birkaç yüz metre ötemde bir sanat müzesi olduğunu tespit edince önce müzeyi gezmeye karar verdim.
Wireless ortam sayesinde cep telefonumla müzenin sistemine erişip, müzeyi gezerken önemli eserlerle ilgili tanıtıcı açıklamaları dinledim; fotoğraflarını çektim. Eskiden bu işler için ayrı ayrı cihazlar gerekirdi. Müze girişinde kiralanan telefon görünüşlü özel aletlerle tanıtımları dinler, fotoğraf makinesi denilen aletlerle de fotoğraf çekerdik. Şimdi hepsi için tek bir cihaz var. Nedense buna hala “telefon” demeyi tercih ediyoruz.
Gezmekten yorulunca kendimi görkemli binanın geniş girişine bakan cafenin üst katına attım. Sıcak kahvemi yudumlarken canım biraz dergi karıştırmak istedi. Sırt çantamdan dijital kağıdımı çıkardım ve kısa bir süre önce Birleşmiş Milletler’in almış olduğu karar vesilesiyle dünyanın her yerinde ücretsiz hale gelen wireless ortamdan internete eriştim. Wired, Cigar Aficionado, Economist ve Leman dergilerini (e-)satın alarak (e-)kağıda indirdim.
Dergileri karıştırmak bir kaç saatimi aldı. Neredeyse müzede gezmeye ayırdığımdan daha çok zamanı cafede okumakla ve “yazmakla” geçirdim. Dergileri okurken, ister istemez önemli bulduğum yazıları, görsel malzemeyi ayırmak, kenarlarına not almak gereğini duyarım. Teknolojinin yeni harikası olan Moleskine 2.0 defterleri tam bu iş için geliştirilmiş sanki.
Okuduğunuz bir dijital derginin ilginizi çeken kısmını (yazı, resim, reklam) e-kağıdınız üzerinde işaretledikten sonra wireless imkanıyla direkt e-defterinize gönderebiliyorsunuz. Moleskine 2.0’ın bu ilk versiyonunda defter dijital ortamdan kendisine gönderilen malzemeleri geliş sırasıyla son kaldığınız sayfadan itibaren boş sayfalara yerleştiriyor. Defterinizi açtığınızda herşey hazır. Gönderdiğiniz kliplerin kenarına aklınızdaki notları kaleminizle yazar, çalışmanızı tamamlayabilirsiniz.
Moleskine 2.0 e-defterlerinin bu özelliği çok önemli. E-Kağıt hem dijital hem de konvansiyonel özelliklere sahip. Böylece bir yandan gelen dijital malzemeleri defterin boş sayfalarına eklerken, diğer yandan da herhangi bir kalemle üstüne yazıp çizebiliyorsunuz. Tıpkı eskiden selülozdan yapılan kağıtlara yaptığınız gibi.
Sonra aklıma geldi. Müzeyi gezerken çektiğim bazı fotoğrafları da cep telefonumdan e-defterime aktardım.
Firma yetkilileri bu ilk versiyonda geliş sırasıyla yapılan yerleştirme işinin gelecek versiyonda iki seçenekli hale getirileceğini belirtiyorlar. İkinci seçenek şöyle olacakmış: Deftere gelen dijital malzemeler önce defterin en arka sayfasında yer alan “gelen kutusu”nda birikecekmiş. Tıpkı e-posta programlarının gelen kutusu gibi. Defter sahibi gelen kutusunu açıp, oradan sıra gözetmeksizin herhangi bir dijital malzemeyi seçtiğinde o seçilen klip ilk boş sayfaya yerleşecek ve gelen kutusundan silinecekmiş.
Bu bana daha özgürce geldi. Deftere göndereceğim malzemelerin gönderme sırasına dikkat etmem gerekmiyor böylece. Ancak bence bir özellik daha olmalı. Seçilen klip illa ki ilk boş sayfaya yerleştirilmemeli. Hangi sayfaya istersem o sayfaya yerleştirebilmeliyim.
Firmanın bir konudaki tutuculuğunu ben de destekliyorum. Bir klip bir sayfaya (e-) yapıştırıldıktan sonra artık yerinden hareket ettirilmemeli bence de. Keza yeni gelen bir klip sadece boş sayfalardan birisine yapıştırılabilmeli. Daha önce yazılmış ya da çizilmiş bir sayfanın üstüne yapıştırılmamalı. Sonuçta söz uçar, ama yazı kalmaya devam etmeli !
Salı öğleden sonra! İşlerim erken bittiğinden beklenmedik bir boş zaman kaldı bana. Yabancı bir şehir, gri bir hava... Cep telefonumdan internete erişip bulunduğum noktaya yakın mesafelerde ne gibi imkanlar var diye araştırdım. Birkaç yüz metre ötemde bir sanat müzesi olduğunu tespit edince önce müzeyi gezmeye karar verdim.
Wireless ortam sayesinde cep telefonumla müzenin sistemine erişip, müzeyi gezerken önemli eserlerle ilgili tanıtıcı açıklamaları dinledim; fotoğraflarını çektim. Eskiden bu işler için ayrı ayrı cihazlar gerekirdi. Müze girişinde kiralanan telefon görünüşlü özel aletlerle tanıtımları dinler, fotoğraf makinesi denilen aletlerle de fotoğraf çekerdik. Şimdi hepsi için tek bir cihaz var. Nedense buna hala “telefon” demeyi tercih ediyoruz.
Gezmekten yorulunca kendimi görkemli binanın geniş girişine bakan cafenin üst katına attım. Sıcak kahvemi yudumlarken canım biraz dergi karıştırmak istedi. Sırt çantamdan dijital kağıdımı çıkardım ve kısa bir süre önce Birleşmiş Milletler’in almış olduğu karar vesilesiyle dünyanın her yerinde ücretsiz hale gelen wireless ortamdan internete eriştim. Wired, Cigar Aficionado, Economist ve Leman dergilerini (e-)satın alarak (e-)kağıda indirdim.
Dergileri karıştırmak bir kaç saatimi aldı. Neredeyse müzede gezmeye ayırdığımdan daha çok zamanı cafede okumakla ve “yazmakla” geçirdim. Dergileri okurken, ister istemez önemli bulduğum yazıları, görsel malzemeyi ayırmak, kenarlarına not almak gereğini duyarım. Teknolojinin yeni harikası olan Moleskine 2.0 defterleri tam bu iş için geliştirilmiş sanki.
Okuduğunuz bir dijital derginin ilginizi çeken kısmını (yazı, resim, reklam) e-kağıdınız üzerinde işaretledikten sonra wireless imkanıyla direkt e-defterinize gönderebiliyorsunuz. Moleskine 2.0’ın bu ilk versiyonunda defter dijital ortamdan kendisine gönderilen malzemeleri geliş sırasıyla son kaldığınız sayfadan itibaren boş sayfalara yerleştiriyor. Defterinizi açtığınızda herşey hazır. Gönderdiğiniz kliplerin kenarına aklınızdaki notları kaleminizle yazar, çalışmanızı tamamlayabilirsiniz.
Moleskine 2.0 e-defterlerinin bu özelliği çok önemli. E-Kağıt hem dijital hem de konvansiyonel özelliklere sahip. Böylece bir yandan gelen dijital malzemeleri defterin boş sayfalarına eklerken, diğer yandan da herhangi bir kalemle üstüne yazıp çizebiliyorsunuz. Tıpkı eskiden selülozdan yapılan kağıtlara yaptığınız gibi.
Sonra aklıma geldi. Müzeyi gezerken çektiğim bazı fotoğrafları da cep telefonumdan e-defterime aktardım.
Firma yetkilileri bu ilk versiyonda geliş sırasıyla yapılan yerleştirme işinin gelecek versiyonda iki seçenekli hale getirileceğini belirtiyorlar. İkinci seçenek şöyle olacakmış: Deftere gelen dijital malzemeler önce defterin en arka sayfasında yer alan “gelen kutusu”nda birikecekmiş. Tıpkı e-posta programlarının gelen kutusu gibi. Defter sahibi gelen kutusunu açıp, oradan sıra gözetmeksizin herhangi bir dijital malzemeyi seçtiğinde o seçilen klip ilk boş sayfaya yerleşecek ve gelen kutusundan silinecekmiş.
Bu bana daha özgürce geldi. Deftere göndereceğim malzemelerin gönderme sırasına dikkat etmem gerekmiyor böylece. Ancak bence bir özellik daha olmalı. Seçilen klip illa ki ilk boş sayfaya yerleştirilmemeli. Hangi sayfaya istersem o sayfaya yerleştirebilmeliyim.
Firmanın bir konudaki tutuculuğunu ben de destekliyorum. Bir klip bir sayfaya (e-) yapıştırıldıktan sonra artık yerinden hareket ettirilmemeli bence de. Keza yeni gelen bir klip sadece boş sayfalardan birisine yapıştırılabilmeli. Daha önce yazılmış ya da çizilmiş bir sayfanın üstüne yapıştırılmamalı. Sonuçta söz uçar, ama yazı kalmaya devam etmeli !
Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1225) - Ooof Off Line Köşesi - 10 09 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder