Cuma, Aralık 10, 2010

WIKILEAKS PİYON MU?

Sızdırma olayının mimarları bir komplonun başrol oyuncuları olabilir mi? Daha da ilginci olsalar bile böyle bir şeyin farkına varabilirler mi? Eldeki verilere göre herşeyi kendi özgür iradeleriyle yapmış görünürken, aksi nasıl ispatlanabilir?


Kasım ayı, Wikileaks’in bombardımanıyla geçti. Daha önce Afganistan ve Irak savaşlarına yönelik gizli belgeleri açıklamasıyla adını duyuran bu bağımsız web sitesi bu kez dünya üzerindeki değişik Amerikan elçiliklerinden Washington’a gönderilen “kripto”ları açıklamaya başladı.

Açıklanan bu belgelerin içeriğini medya tartışadursun, gelin Wikileaks’i yakından tanıyalım ve bu belgelerin sızdırılmasının nasıl olabileceğini ve bu sürecin yakın gelecekte dijital kültürü nasıl etkileyebileceğini irdeleyelim.

Wikileaks, Julian Assange tarafından kurulmuş bir site. Temel hedefleri “önemli bilgi ve haberleri kamuoyunun önüne getirmek”. Bu sayede devletlerin, devlet yönetimlerinin daha şeffaflaşacağına inanıyorlar. Avustralya doğumlu olan Assange ilginç bir profil çiziyor. Sıradışı bir çocukluk (ailesi gezgin tiyatrocu), bilgisayar korsanlığından hüküm giyme, Wikileaks’i kurduktan sonra uluslararası pek çok ödül alma ve şimdi de başta ABD olmak üzere bir çok ülkede şimşekleri üstüne çekme. Öyle ki güvenlik sebebiyle Assange sürekli seyahat halinde; mobil yaşıyor. Nerede olduğu büyük bir sır. Yakın bir zamana dek ABD’de yaşarken, can güvenliği nedeniyle önce İsveç’e geçmiş; geçtiğimiz günlerde hakkında tecavüz suçlamasıyla yakalama emri çıkarılınca da sırra kadem basmış (İngiltere ya da İsviçre’de gizlendiği sanılıyor).

Ortalığı ayağa kaldıran belgelerin Wikileaks’e sızdırılmasının başrol oyuncusu Bağdat’ta istihbarat analisti olarak görev yapan Bradley Manning adlı bir er. Er olduğuna bakmayın, dünyada sadece 3 milyon görevli Amerikalının erişebildiği dahili bir güvenlik ağı olan SiprNet’e erişim yetkisi olan birisi. Her nasılsa ABD’deki bir istihbarat eri yüzbinlerce kriptoya erişebiliyor, bunların bir kopyasını alabiliyor, ofisten dışarıya çıkarabiliyor ve kamuoyunun bu bilgilerden istifade etmesini sağlamak üzere herhangi bir maddi paye peşinde koşmadan, bu belgeleri Wikileaks’e ulaştırabiliyor (sonra da bu yaptıklarını internette hiç tanımadığı birisine söylüyor; onun FBI’a ihbarı sonucunda da yakalanıyor!).

Sizce bu tablo ne kadar sahici ne kadar “pis kokuyor” ? İki hususa odaklanalım: Birincisi, profili itibariyle bu tür bilgileri alıp dışarı çıkaracak bir “kurban” bulmak. İkincisi de yayınlandığında göz ardı edilmeyecek kadar uluslararası düzeyde belli bir itibara, “bağımsız bir kimliğe” sahip imajı olan bir araç yaratmak.

Manning ya da Assange bir komplonun başrol oyuncuları olabilir mi? Daha da ilginci olsalar bile böyle bir şeyin farkına varabilirler mi? Eldeki verilere göre herşeyi kendi özgür iradeleriyle yapmış görünürken, aksi nasıl ispatlanabilir?

Wikileaks kendisini nasıl finanse ediyor? Sadece aldığı bağışlarla hem İsveç’te hangi firmaya ait olduğu belli (ama gizli?) bir veri merkezinde bilgisayar hizmeti alacak ve internete bağlanabilecekler, hem Assange’in oradan oraya seyahat etmesini finanse edecekler, hem de Manning’in avukatlarının ücretlerini ödeyebilecekler.

Eylül tarihli kimi haberlere göre Wikileaks İsveç’te Korsan Partisi’nin himayesinde faaliyet göstermekte. Yani resmi anlamda Wikileaks’e kafa tutmaya kalkan karşısında bir İsveç siyasi partisini bulacaktır. Acaba ABD’nin eli kolu bağlıymış gibi davranmasının sebebi bu mu?

Ve en önemlisi: Yarın öbür gün bu tür nahoş durumlarla karşı karşıya kalmamak üzere yeni bir global siber güvenlik standardının getirilmesi empoze edilirse buna kim hayır diyebilecek? Öteki tüm kitle iletişim araçları kontrol altına alınmışken son bağımsız kanal olan internetin de kolu kanadı bu vesileyle kırılırsa buna şaşırmamak gerekir.

O halde iki alternatif söylem söz konusu: Ya “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” ya da “Krizi (önleyemedin bari) fırsata dönüştür”!


Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1238) - Ooof Off Line Köşesi - 10 12 2010

Hiç yorum yok: