Cuma, Aralık 10, 2010

ÇOCUKSUZ BİR DÜNYA

İnsan klonlaması (zaruri ya da keyfi) eğer gerçekleşir de çocuklara da çocukluğa da gerek kalmayabilir. Çocukların etrafında dönen tüm kültürel ögelere de; okul, çizgi filmler, oyuncaklar, o güzel şekerlemeler...

Gelecekte neler olacak diye fütürist şapkamızı taktığımızda neler öngörebiliriz? Çoğunlukla gerçekleşmesi çok akla yatkın hale gelmiş şeyleri. Örneğin gelecekte gazetelerin kağıda değil de yeniden doldurulabilir farklı bir malzemeye “basılacağını” tahmin edebiliriz. Ya da bugünün bilişim teknolojilerini sağlayan donanımların gelecekte holografik kardeşlerine yerlerini bırakacağını...

Sağlıklı bir değişim süreci de aslında adım adım değişikliklerin gerçekleşmesiyle açıklanabiliyor. Evet paradigmasal değişim sıçramaları da oluyor ancak bunların genel değişim sürecine bakıldığında marjinal kaldığı tespit edilmiştir. Değişimin yavaş yavaş, idrak ede ede gerçekleşmesi toplum tarafından kabülünü de kolaylaştırıyor.

Bu çerçevede elektronik kağıdı öngörmek, örneğin insanın klonlanmasını öngörmekten daha kolaydır. Klonlama bugüne dek hayvanlar üzerinde gerçekleştirildi. İnsanlar üzerinde gerçekleştirilmiş olduğu hakkında komplo teorileri var. Öte yandan teknolojik açıdan bir engel bulunmadığı da söylemek gerek.

Peki insan klonlandığında dünyanın hali ne olacak? İşin etik ya da inançla ilgili kısımlarını bu tartışmanın dışında bırakalım. Gündelik hayattaki lojistik etkilerine bakalım. Diyelim ki kişinin temel bir eğitim donanımına sahip olduğu bir yaştan itibaren klonu yapılmış olsun. Bu durumda o kişinin bir çocukluk süreci yaşamasına da okula gidip eğitim almasına da gerek kalmayacaktır.

Bir başka deyişle eğer en erken klonlama yaşı 20 olacaksa bir süre sonra dünyada 20 yaşının altında insan kalmayacaktır (insanların üremek yerine kendisini klonlattığını varsayarsak). Bu durumda eğitim sistemi en azından temel eğitim için gereksiz hale gelecektir. Öyle ya en küçük birey 20 yaşındaysa ve bir üniversite mezununun sahip olduğu bilgilere sahip olacaksa ilkokula gitmesine ne gerek var?

Öte yandan dünyada “çocuk” da kalmayacağı için çocukların etrafında dönen tüm herşey ortadan kalkacaktır; oyuncaklar, çocuk filmleri, çocukların tüketimine yönelik besinler vb.

Klonlanmış birey “orijinal” bireyden bağımsız ayrı bir birey olacağından, arkadan gelecek klonun orijinale bir “faydası” olmayacaktır. Yani orijinal, kendisini klonlatarak daha yaşlı bir vücuda geldiğinde sağlıklı bir vücuda geri dönme imkanını elde etmiş olmayacaktır. Sadece kendisinin 20 yaşındaki halinin bir kopyasının yeniden dünyaya geldiğini/geleceğini bilecektir.

Büyük bir olasılıkla klonlama işi orijinal bireyin yaşamının sona geldiği bir sırada olacaktır. Belki de ölümünün hemen ardından. Ama yaşarken değil! Kişi çocuk sahibi olmak varken neden kendisini klonlatsın ki? 20 yaşındaki bir benin aynısını yaratmak için!

Tabii bir de işin zaruriyet durumu var. Bilindiği üzere yeni doğan çocukların erkek olmasını sağlayan Y kromozomunun belli bir süre sonra ortadan kalkacağı yönünde bilimsel iddialar var. Bu durum gerçekleştiğinde insan ırkının devam etmesini sağlayacak olan erkek insan sayısı giderek azalacak belki de ortadan kalkacaktır. Oysa klonlama sayesinde bu risk bertaraf edilebilir.

Elbette ki insan klonlamasının üzerinde düşünülmesi, tartışılması gereken pek çok hususu var. Ancak sadece çocukların ve çocuklarla ilgili herşeyin dünyadan silinmesinin yeryüzü kültürü üzerinde ne tür bir sosyal yıkım getireceğini düşünmek bile klonlamanın ne demek olabileceği hakkında bir fikir veriyor.


Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1236) - Ooof Off Line Köşesi - 26 11 2010

Hiç yorum yok: