Salı, Mart 15, 2011

DAYAK YİYEN ÖĞRENCİLERİ GÖRDÜĞÜNÜZDE...

Sosyal medya araçlarını (Facebook, Twitter vb) daha ziyade üretim amacıyla mı yoksa tüketim amacıyla mı kullanıyorsunuz?

Dünyada internete erişen nüfusun %7.4’ü Twitter kullanıcısı. Bu istatistik internet ve dijital dünya ile ilgili istatistikler yapmasıyla ünlü comScore firmasına ait. Haziran 2010 verileri baz alınarak yapılan araştırma ülke bazında da detaylara sahip.

Buna göre internet kullanıcıları içinde en çok twitter kullanıcısına sahip olan ülke Endonezya. comScore’a göre Endonezya internet nüfusunun %20.8 aynı zamanda Twitter kullanıcısı. Endonezya’yı %20.5 ile Brezilya, %19 ile Venezuella, %17.7 ile Hollanda izliyor. Türkiye %11 ile 12. sırada. Hemen üstünde %11.9 ile ABD var.

Facebook’ta ilk dört içinde olduğumuza göre Twitter açısından daha katetmemiz gereken çok yol var. Twitter’ın son yıllarda popüler olmasının temelinde, hem gelişen teknolojiler (3G vb) hem de ücretlerin nispeten düşmesi sebebiyle cep telefonlarından internete erişimin yaygınlaşması yatıyor.

Nicelik açısından ülke olarak birinciliğe oynuyoruz oynamasına ancak nitelik açısından incelediğimizde ortaya farklı bir tablo çıkıyor. Bu aslında dijital olmayan hayatımızın dijital dünyaya bir yansıması. Sadece Türkiye için geçerli bir durum da değil açıkçası. Kültürel anlamda ortak paydayı oluşturan bu ögeler nasıl ki ülkeler arasındaki farkları ortaya çıkarmak için birer referans olarak ele alınabilecekse (örneğin trafik, kentleşme biçimleri vb) bu listeye dijital kültürün ögelerini de dahil etmek hatalı olmayacaktır.

Gelişmiş bir ülkeden Facebook ya da Twitter’a girenlerin bu sosyal medya imkanlarını kullanma biçim ve amaçları ile gelişmekte olan bir ülkeden girenlerin biçim ve amaçları aynı değildir.

Temelde belki de bu araçları zihminizde yanlış kategorize etmemizden kaynaklanan bir yanlışlık var. Sosyal medya araçlarını tüketim amacıyla mı üretim amacıyla mı kullanıyoruz? Odaklanılması gereken temel sorulardan birisi bu olabilir.

Facebook’ta ya da Twitter’da ayırdığınız zamanı ve bu zamanda neler yaptığınızı şöyle bir düşünün. Zamanınızın yüzde kaçında yaşamınıza bir katkı sağlayacak şekilde bir şeyler üretiyorsunuz? İkinci soruyu sormaya gerek yok. Bu oranı yüzden çıkarın; kalan oran da tüketim amacıyla kullandığınız kısmı gösterecektir.

Yukarıdaki bakış açısını burada da uygulamak çelişkili bir durum yaratmayacaktır. Yani gündelik hayatındaki zamanının ne kadarını bir şey üretmek için geçirmektedir ki kişi? Ülke olarak; birey olarak ne üretiyoruz? Ekonomimiz fason; teknolojimiz fason! İyi yapıyoruz diye gurur duyduğumuz şey bu fasonluk olgusunu sekteye uğratmadan onu sürdürüyor olmamız. Bunun temel göstergesi olarak yıllık cari açık figürlerine bakın!

Bu fason daireden bizi çekip çıkaracak olan şey “bilgi” üretmektir. Burada kastedilen şey veri, enformasyon ya da malumat değil; taş üstüne taş koyacak “bilgi” üretmek! Türkiye olarak bilgi üretme araçları kültürümüze ne kadar nüfuz etmiş durumda? Üniversitelerde üretilen bilimsel bilgilerin gündelik hayata, teknolojiye, sanayiye uygulanmasında ne kadar başarılıyız? Teknolojiyi üretmek için gereksinim duyulan hammade, fason ekonominin çarklarını çevirmek için gereksinim duyduğumuz hammade ve enerjiye oranla o kadar ucuz ki. Oysa biz bu enerji kaynaklarını birer tehdit olarak görüyor ve onları gördüğümüz her yerde fiziksel ya da ruhsal olarak imha etmeye çalışıyoruz.

Yarın televizyonda dayak yiyen üniversite öğrencilerini gördüğünüzde ellerinizin arasından kayıp giden geleceğimiz için de ağlayın!

Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1249) - Ooof Off Line Köşesi - 25 02 2011

Hiç yorum yok: