Pazartesi, Kasım 14, 2005

MEDYANIN MEDYASI


Konu yeni değil – olsa olsa şahsen bana yeni olabilir. Üzerinde zaman zaman durduğum kimi konular (en son örnek 100 dolara laptop konusu) ülkemiz medyasında genel anlamda yer edindiğinde gözüme ilişen bir çarpıklık bu.

Nedir? Papağan gibi medya kuruluşlarının aynı haberi kopyala/yapıştır usulü ile ajanstan alıp yayınlaması.

Belki yakın zamana dek bu aracılık durumu çok büyük bir fayda sağlıyordu. Çünkü habere, bilgiye ulaşmanın başka yolları yoktu.

Ancak durum şimdi öyle değil. Bir haber okuyorsunuz (diyelim ki şu 100 dolarlık laptopla ilgili). Haberde deniyor ki ABD’li bir profesör çıkıp şöyle bir laptop tanıttı; şunu dedi; bunun sözünü verdi, şu ülkelerin konuyla ilgilendiğini duyurdu vb.

Haber sanki ülkemizle hiç ilgili olmayan, sadece tercüme edilerek yayınlanması düzeyinde değere sahip olan bir olgu.

Sanki o profesör dört sene önce ülkemize gelmemiş; bir konferans vermemiş gibi. Sanki haberde sözü edilen öğrencileri 100 dolara laptop edindirme kavramı bizim ülkemiz için de uygulanabilecek bir şey değilmiş gibi. Sanki profesörün yaptığı açıklamaya konu olan etkinliğinin internette bir web sitesi yokmuş; o sitede konuyla ilgili detaylı bilgi ve görsel malzeme yer almıyormuş gibi.

Hal böyle olunca ülkemizin medyası özellikle de kendi muhabirleri haricinde edindiği bilgileri basın ya da yayın organına taze olarak aktarma konusunda ne kadar başarılı olabilir ki?

Hal böyle olunca, gazete sayfalarında okuduğumuz haberler gündelik hayatımızla ilişkilendirilebilen, bizi düşünmeye sevk eden, yetki ve sorumluluk sahipleri üzerinde de tatlı bir baskı oluşturabilen olgular haline nasıl gelebilir ki?

Medya organlarına konu olan haberleri, bilgileri yönlendirme görevinde olanların, önlerine bir haber geldiğinde, bunu sadece gönderen ajansı bilgi kaynağı olarak değerlendirerek yayınlamak yerine, yeni ve alternatif bilgi kaynaklarını da sorgulayarak daha geniş bir açıdan değerlendirmelerinin vakti geldi de geçiyor bile.

Eğer böyle yapmazlarsa, nasıl güncelliklerini koruyabilecekler?

Yukarıdaki habere içerik olan 100 dolara laptop konusunda ülkemiz medyasında gördüğüm tüm gazetelerde aynı görsel malzeme kullanılmıştı. Büyük bir olasılıkla haberi geçen ajansın ilettiği malzeme idi bu. Oysa ki habere konu olan konferansın web sitesine baktığınızda konuyla ilgili birden çok görsel malzemenin sergilendiğini bulabilirdiniz.

Konunun içeriğinin bizim ülkemiz için de ne kadar faydalı olacağını haberle irtibatlandırmak bir yana, görsel malzeme için bile lütfedip biraz araştırma yapma gereği duymayan bir tembellik söz konusu yani.

Medyanın da beslendiği medyası, medya kaynakları var. Ajanslar gibi. Ama artık ajanslar bu konuda tekel değil. Bilginin oluşmasına neden olan olgu, kendi bilgisini bilgiye erişmek isteyenlere direkt ulaştırma imkanlarına da sahip artık. Hem de eskisinden daha hızlı ve ucuza.

Peki bu durumda medya ne yapacak? Internet gazeteyi, dergiyi öldürecek deniyor. Internetin bence öyle bir misyonu söz konusu bile olamaz. Ancak gelişen imkanları gündelik hayatına dahil edemeyecek her birey ya da kuruluş için olduğu gibi medya da eğer kendisini bu yeni koşullara göre dönüştüremezse, kendi kendisinin ipini çekmiş olacaktır.

Bugün ajanstan gelen bir haberi, internet gibi imkanlar kullanarak çarpraz kontrol etmeden, kontrolün ötesinde, daha derinlemesine bilgi sahibi olabilir miyim diye araştırmayan bir medya kuruluşu; birincisi rakiplerinden farklı olduğunu nasıl ispatlayabilecek; ikincisi okunmasını, izlenmesini nasıl sağlayacak?

Lider olanlar, bu detayları kendilerine dert edinip, çözüm üretmek üzere yatırım yapacak; kendisini dönüştürmeyi hedefleyecektir. Lideri izleyenler ise liderin attığı adımlara bakarak, kendisinin de hangi adımları atması gerektiğini belirlemiş olacak; onun izinden gitmeye çalışacak.

Bu kez şöyle bir risk var ama : Lider yanlış yoldan gidip, uçuruma yuvarlanabilir. Tabii onu izleyenler de.

Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik Eki'nde yayınlanmıştır (12 11 2005)

Hiç yorum yok: