ADSL altyapısının devreye girmesiyle ülkemizde internet erişimine kavuşan kişi sayısında dramatik artış oldu diyebiliriz. Bence bunun temelinde erişim hızı yatmaktaydı. Yoksa gerek ücretlendirme gerekse de gerekli donanım açısından değerlendirdiğinizde ADSL’in diğer alternatiflerinden pek bir farkı yoktu.
1 Kasım’dan itibaren Telekom’un tarife değişikliğine girmesi ve limitsiz seçeneklerde fiyatların ikiye katlaması anlamına gelecek yeni bir model getirmesi (ertesi gün gelen tepkiler üzerine bakanın da devreye girmesiyle bundan geri adım atıldı) ilk etapta altın yumurtlayan tavuğu kesmeye çalışmak anlamına geliyor:
Madem milyonlarca kişi bir yıl gibi kısa bir süre içinde bu yola geldi, o zaman hemen fiyatları artıralım.
Internet çağımızın rönesansıdır derken, internet yaşamdır derken acaba bu tümcelerin ifade ettiği anlamı ne kadar idrak edebiliyoruz – böyle yaparak? Internet yaşamdır – oksijen pompalarını kapatın ! Internet çağımızın rönesansıdır – kimseye koklatmayın!
İş bir kuruluşu özel bir şirket gibi yönetmeye geliyorsa, o zaman orada durup, biraz pazarlama stratejisi üzerine konuşalım. Biraz bu tür kampanyaları yönetme modeli üzerine konuşalım. Biraz bu işleri gerçek anlamda profesyonelce yürütebilmek için ne tür maddi ve yönetsel imkanlara sahip olmak gerekir, bunları konuşalım.
Gelelim, bu yeni fiyat tarifesi uygulamasındaki basit probleme. Telekom’a giden ve yeni tarifeden şikayet eden epostalarının pek çoğu limitsiz erişim kullanıcısı ama aylık 1 Gb trafik bile yaratmıyormuş.
Bir başka deyişle aslında pek çok kişi tarifeyi dikkatli değerlendirse ve fikir üretmek yerine bilgiye başvursa (yani aylık kullanım istatistiklerine baksa – Telekom bunu sağlıyor) pratikte yeni tarifenin kendisine daha pahalıya patlamayacağını, tam tersine eski tarifenin aslında pahalı olduğunu tespit edebilir.
Şu limitli, limitsiz tarifesini açarak biraz detaya inelim.
Diyelim ki siz eski tarifede 256 bağlantı hızı ve limitsiz erişimdeydiniz. Aylık 49 YTL ödüyordunuz. Bu demektir ki bir ay boyunca internetten ne kadar bilgi indirirseniz indirin fiyat sabittir ve 49 YTL’dir. Peki acaba bu sınırsız erişim imkanını kullanırken, ayda realitede ne kadar bilgi indiriyormuşsunuz; hiç merak ettiniz mi? Diyelim ki indirdiğiniz miktar 2,5 Gb olsun.
Bugünkü tarifeye baktığınızda siz aslında aylık 3 Gb limitli bir tarifeyi kullanabilirsiniz ve bunu kullanırken de hiçbir eksiklik duymazsınız – çünkü ayda zaten 2,5 kullanıyorsunuz. Peki bakın bakalım yeni tarifenin 3 Gb limitli ama hızı 512 olmuş (yani şu anki hızınızın iki katına çıkmış) tarifesinin fiyatı nedir? Cevap : 29 YTL.
Bu demektir ki siz eskiden 20 YTL fazladan para ödüyormuşsunuz. Bunu ne için ödüyordunuz? 2,5 Gb limitli olmak yerine limitsiz hakkına sahip olmak için.
Bu duruma, paracıklarım boşu boşuna uçup gitti demeyin. Çünkü elinizde şu istatistik (yani bilgi) yoktu : Acaba ayda ne kadarlık bir trafik yaratıyorsunuz?
Oysa şimdi var. Ayda 2,5 Gb trafik yaratıyorsunuz. O zaman yapacağınız şey, limitsiz yerine uygun limitli tarifeye geçmek olmalı.
Öte yandan bu her abone için aynı olmayabilir. Eğer örneğin eski limitsiz zamanda ayda 3 Gb üstünde trafik yaratıyorduysanız durum farklı bir hal alır. Eğer mesela 4,5 Gb trafiğiniz varsa sizin için uygun olan yeni tarifede limitsiz yerine 6 Gb tarifesine geçmek olmalı. 6 Gb 512 hızın yeni tarifesi ise 49 YTL. Yani fiyat aynı – hız ise iki misli.
Yeni tarife ancak ayda 6 Gb çok trafik yaratanları olumsuz etkileyebilir. Yeni tarifeye göre 6 Gb üstüne çıktığınızda aylık maliyet 49 YTL’nin üstüne çıkacak. Eğer 6 Gb altındaysanız, limitsizde kalmanıza gerek yok.
Yapılacak şey; kullanıcı bilgilerinizi inceleyerek size en uygun limitli tarifeyi seçmek olmalı.
Telekom ve Ulaştırma Bakanlığı da iki ileri bir geri yapmak yerine, yukarıda basitçe açıklanan yapıyı müşterilerin anlamasını sağlamada daha pratik ve sonuç alıcı çözümler üretselerdi bu karmaşa doğmayacaktı.
İşte şirketlerin profesyonellerce ve belli bir pazarlama, reklam, promosyon strateji ve bütçesiyle yönetilmesinin temelinde de bu tür basit sorunların çıkmasını engellemek yatıyor biraz da.
1 Kasım’dan itibaren Telekom’un tarife değişikliğine girmesi ve limitsiz seçeneklerde fiyatların ikiye katlaması anlamına gelecek yeni bir model getirmesi (ertesi gün gelen tepkiler üzerine bakanın da devreye girmesiyle bundan geri adım atıldı) ilk etapta altın yumurtlayan tavuğu kesmeye çalışmak anlamına geliyor:
Madem milyonlarca kişi bir yıl gibi kısa bir süre içinde bu yola geldi, o zaman hemen fiyatları artıralım.
Internet çağımızın rönesansıdır derken, internet yaşamdır derken acaba bu tümcelerin ifade ettiği anlamı ne kadar idrak edebiliyoruz – böyle yaparak? Internet yaşamdır – oksijen pompalarını kapatın ! Internet çağımızın rönesansıdır – kimseye koklatmayın!
İş bir kuruluşu özel bir şirket gibi yönetmeye geliyorsa, o zaman orada durup, biraz pazarlama stratejisi üzerine konuşalım. Biraz bu tür kampanyaları yönetme modeli üzerine konuşalım. Biraz bu işleri gerçek anlamda profesyonelce yürütebilmek için ne tür maddi ve yönetsel imkanlara sahip olmak gerekir, bunları konuşalım.
Gelelim, bu yeni fiyat tarifesi uygulamasındaki basit probleme. Telekom’a giden ve yeni tarifeden şikayet eden epostalarının pek çoğu limitsiz erişim kullanıcısı ama aylık 1 Gb trafik bile yaratmıyormuş.
Bir başka deyişle aslında pek çok kişi tarifeyi dikkatli değerlendirse ve fikir üretmek yerine bilgiye başvursa (yani aylık kullanım istatistiklerine baksa – Telekom bunu sağlıyor) pratikte yeni tarifenin kendisine daha pahalıya patlamayacağını, tam tersine eski tarifenin aslında pahalı olduğunu tespit edebilir.
Şu limitli, limitsiz tarifesini açarak biraz detaya inelim.
Diyelim ki siz eski tarifede 256 bağlantı hızı ve limitsiz erişimdeydiniz. Aylık 49 YTL ödüyordunuz. Bu demektir ki bir ay boyunca internetten ne kadar bilgi indirirseniz indirin fiyat sabittir ve 49 YTL’dir. Peki acaba bu sınırsız erişim imkanını kullanırken, ayda realitede ne kadar bilgi indiriyormuşsunuz; hiç merak ettiniz mi? Diyelim ki indirdiğiniz miktar 2,5 Gb olsun.
Bugünkü tarifeye baktığınızda siz aslında aylık 3 Gb limitli bir tarifeyi kullanabilirsiniz ve bunu kullanırken de hiçbir eksiklik duymazsınız – çünkü ayda zaten 2,5 kullanıyorsunuz. Peki bakın bakalım yeni tarifenin 3 Gb limitli ama hızı 512 olmuş (yani şu anki hızınızın iki katına çıkmış) tarifesinin fiyatı nedir? Cevap : 29 YTL.
Bu demektir ki siz eskiden 20 YTL fazladan para ödüyormuşsunuz. Bunu ne için ödüyordunuz? 2,5 Gb limitli olmak yerine limitsiz hakkına sahip olmak için.
Bu duruma, paracıklarım boşu boşuna uçup gitti demeyin. Çünkü elinizde şu istatistik (yani bilgi) yoktu : Acaba ayda ne kadarlık bir trafik yaratıyorsunuz?
Oysa şimdi var. Ayda 2,5 Gb trafik yaratıyorsunuz. O zaman yapacağınız şey, limitsiz yerine uygun limitli tarifeye geçmek olmalı.
Öte yandan bu her abone için aynı olmayabilir. Eğer örneğin eski limitsiz zamanda ayda 3 Gb üstünde trafik yaratıyorduysanız durum farklı bir hal alır. Eğer mesela 4,5 Gb trafiğiniz varsa sizin için uygun olan yeni tarifede limitsiz yerine 6 Gb tarifesine geçmek olmalı. 6 Gb 512 hızın yeni tarifesi ise 49 YTL. Yani fiyat aynı – hız ise iki misli.
Yeni tarife ancak ayda 6 Gb çok trafik yaratanları olumsuz etkileyebilir. Yeni tarifeye göre 6 Gb üstüne çıktığınızda aylık maliyet 49 YTL’nin üstüne çıkacak. Eğer 6 Gb altındaysanız, limitsizde kalmanıza gerek yok.
Yapılacak şey; kullanıcı bilgilerinizi inceleyerek size en uygun limitli tarifeyi seçmek olmalı.
Telekom ve Ulaştırma Bakanlığı da iki ileri bir geri yapmak yerine, yukarıda basitçe açıklanan yapıyı müşterilerin anlamasını sağlamada daha pratik ve sonuç alıcı çözümler üretselerdi bu karmaşa doğmayacaktı.
İşte şirketlerin profesyonellerce ve belli bir pazarlama, reklam, promosyon strateji ve bütçesiyle yönetilmesinin temelinde de bu tür basit sorunların çıkmasını engellemek yatıyor biraz da.
Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik Eki'nde yayınlanmıştır (19 11 2005)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder