Pazartesi, Şubat 25, 2008

ENDER’İN MÜTHİŞ OYUNU !


Soyut düşünme konusunda fazla yetenekli olmayan gençlerin İncil okuması nasıl açıklanabilir? Ya da soyut düşünme yeteneği ileri düzeyde olan gençlerin Atlas Vazgeçti gibi Yüzyıllık Yalnızlık gibi kitapları okuyor olması?


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın göndermiş olduğu haber ilgimi çekti. Her ne kadar yapılan araştırmanın güvenilirlik derecesi konusunda şüpheler varsa da araştırma konusunun kendisi oldukça ilginçti.

Buna göre bir üniversite öğrencisi Facebook’taki bilgileri baz alarak, üniversite öğrencileri arasında bir araştırma yapmış. ABD’deki üniversitelere girme sürecinde önemli bir gösterge olarak değerlendirilen SAT adlı sınavdan alınan puanla okunan kitaplar arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? (SAT sınavı bizdeki ÖSS türü bir sınav; çeşitli türleri var. Genel, biyoloji matematik gibi).

Araştırma öğrencisinin kurmaya çalıştığı ilişki şu: SAT gibi bir sınavdan yüksek not alan profildeki bir genç ne tür kitapları okumaktan hoşlanıyor? Ya da tersi nispeten daha düşük bir skor tutturanların okuduğu kitaplar nelerdir?

Arkadaşımın bu haberi bana gönderme nedeni ise ikimizin de okumaktan keyif aldığımız bir kitabın en üst düzeyde not alanların okuduğu kitaplar arasında yer alması (bu arada ne arkadaşım ne de ben zamanında SAT sınavına girmedik).

Listede sadece fantastik kitaplar ya da bilim-kurgu kitapları yer almıyor. Suç ve Ceza gibi klasiklerden İncil gibi kutsal kitaplara Dan Brown’dan Rüzgarlı Bayır’a kadar geniş bir spektrum var tabloda.

Acaba bu tabloya bakılarak ne tür yorumlar yapılabilir? Soyut düşünme konusunda fazla yetenekli olmayan gençlerin İncil okuması nasıl açıklanabilir? Ya da soyut düşünme yeteneği ileri düzeyde olan gençlerin Atlas Vazgeçti gibi Yüzyıllık Yalnızlık gibi kitapları okuyor olması?

Arkadaşımla benim listedeki favori kitabımız; Orson Scott Card’ın Ender’in Oyunu isimli bilim kurgu edebiyatının önde gelen örneklerinden birisi. Bu kitapta basitçe gezegenler arası savaşla bilgisayar oyunları arasında müthiş bir bağlantı kuruluyor. Öyle ki bilgisayar oyunu oynayan aslında savaşıyor ya da savaşan aslında bilgisayar oyunu oynuyor.

Ülkemizin şu an içinde bulunduğu tabloya baktığımızda acaba durumunu nedir? Türkiye’de ÖSS’den yüksek puan alan gençlerin okuma tercihleri ne yöndedir? Umarım bu yazı üniversitelerimizin ilgili bölümlerindeki araştırma görevlileri için tetikleyici bir unsur olur. Benzer bir çalışma sonuçlarını biz de görürüz.

Merak edenler için bahsettiğim araştırmanın basit metodolojisine kısaca değineyim. Araştırmayı yapan, ABD’deki okulların SAT sınav başarılarını baz almış (yani şahsen öğerncilerin sınav sonuçlarını değil). Daha sonra Facebook’ta bulduğu deneklerin hangi okuldan mezun olduğunu ve okuduğu kitapları listelemiş. Diyelim ki SAT sınavında 1,100 puan ortalamasına sahip bir liseden mezun olan kişinin okuma alışkanlıkları ve sevdiği kitaplar 1,100 puan sütunu altına yerleştirilmiş.

Tabii bu metodolojide önemli hata payı var. Bunların başında SAT puanların şahısların kişisel skorları olmaması geliyor. Diyelim ki bir liseden SAT’ye on öğrenci girdi ve 900 puan ortalaması tutturdu. SAT sınavına girseydi 1,200 puan alabilecek kapasitede olan o okul mezunu bir kişi de 900 puan kategorisinde değerlendiriliyor.

Bir başka hata payı da Facebook’ta yer alan bilgilerin güvenilirliği. Çalışma bütünüyle Facebook’taki beyanın doğruluğunu baz alıyor. Yani kişi bir kitabı okumadığı halde oraya okudum diye not düşmüşse çalışmaya göre okunmuş kitap olarak değerlendiriliyor. Özellikle bir grup müdavimin Facebook’a kendileriyle ilgili olarak eklediği bilgilerin bütünüyle yanlış olduğu düşünülürse ortaya çıkmış olan tablonun bilimsel inanılırlılığı ciddi tartışma götürebilir.

Ancak realitede dijital kültürün gerçek müdavimleri (ki bu örnekte araştırılan kişiler yaşları itibariyle bu profile giriyor) bu tür sahtekarlıklara başvurmuyorlar.

ÖSS sınavından yüksek puan alanlar ne okuyor? Ya da ÖSS sınavından düşük puan alanlar içinde kayda değer bir kitap okuru var mı? Bilgi toplumu olmama yolunda hızla ilerlerken bu tür sorulara da cevap bulmakta güçlük çekeceğiz. Hal böyle olunca örneğin 18 yaşında genç bir kızın kendisine kendi zoruyla neden sınırlama getirmek istediğini de anlayamayacağız.

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 15 02 2008

Hiç yorum yok: