Kendisi de Yahudi olan Fisher’in öteden beri Yahudi karşıtı ve son dönemde de ABD karşıtı beyanlarda bulunduğu kaydedilmiştir. Öyle ki 11 Eylül olayları üzerinden 24 saat geçmeden, bir Filipin radyosuna “iyi olmuş” mealinde beyanatta bulunduğu bilinmekte.
Satranç dünyasının sıradışı eski dünya şampiyonu Amerikalı Bobby Fisher 17 Ocak Perşembe günü böbrek yetmezliğinden, 2005 yılında vatandaşı olduğu ülkede; İzlanda’da 64 yaşında öldü.
Sanırım bugün ellili yaşlarını idrak edenlerden daha genç olanlar Fisher’i pek anımsamayacaktır. Fisher 1972 yılında, yine İzlanda’da yapılan dünya satranç şampiyonluğu ünvan maçında zamanın dünya şampiyonu Rus Spassky’i 12,5’a 8,5 ile yenerek dünya şampiyonu olduğunda konu sadece satranç ile sınırlı değildi. ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşın en yoğun yaşandığı o dönemde bir Amerikalı’nın bir Rus’u dünya çapında bir organizasyonda yenmesi spordan çok içerdiği politik mesajlar açısından çok daha önemliydi.
Fisher bir yanda Amerika’da satrancın patlama yapmasına neden olmuş diğer yanda ise sıradışı bir hayata da adım atmıştı. Örneğin şampiyon olduktan üç sene sonra 1975 yılında yapılacak yeni ünvan maçına çıkmadı ve hükmen mağlup sayıldı. Böylece şampiyonluk yeniden Ruslara geçmiş oldu. Yeni dünya şampiyonu Karpov olmuştu. Hem de maç yapmadan.
Asrın maçı denilen, 1972’deki şampiyonluk maçı da ilginç gelişmeler yaşanmıştı. Örneğin ilk oyunu kaybeden Fisher, ikinci oyundan önce organizasyondan bazı taleplerde bulunmuş ve bunların yerine getirilmemesi nedeniyle ikinci oyuna çıkmayarak hükmen mağlup ilan edilmişti. Böylece Fisher, 2-0 geriye düşmüştü. Daha sonra bazı yorumlarda Fisher’in bunu rakibinin motivasyonunu dağıtmak için bilinçli yaptığı belirtilmiştir. Bunu destekleyen bir tavır üçüncü oyun öncesinde de gözlendi.
Üçüncü oyun için salona geldiğinde rakibi Spassky masanın başında yerini almış Fisher’i bekliyordu. Fisher doğruca gidip yerini alacağına odadaki kamerayla, mikrofonla oynamaya başlamış ve ancak uyarılar sonucunda yerini alarak oyuna başlamıştı.
1975’teki ünvan maçına çıkmadan önce de Fisher, bu kez 64 maddelik bir talep listesini organizasyondan sorumlu uluslararası satranç federasyonuna göndermişti. Talepleri karşılanmayınca da federasyona çektiği bir telgrafla maça çıkmayacağını ve ünvanı iade ettiğini bildirdi.
Bundan sonra Fisher karanlığa gömüldü. Hatta seksenli yılların ortalarındaki ünlü Karpov-Kasparov ünvan maçı sebebiyle gündeme gelen satranca konsantre olduğumuzda, Fisher’in sağ mı ölü mü olduğunu bile bilmiyorduk (anımsatma: o zaman internet yoktu!)
Fisher ilginç bir şekilde 1992 yılında yeniden dünya kamuoyunun önüne çıktı. Hem de ABD’ye kafa tutacak şekilde. Yugoslavya’nın parçalanmasına neden olan savaş sürecinde, ülkeye uluslararası ambargo uygulanırken, Fisher eski rakibi Spassky ile Belgrad’da bir gösteri maçı yapacağını açıkladı. ABD’nin uyarılarına aldırmayan Fisher Yugoslavya’ya gitti, maçı yaptı, 10-5 kazandı ve bir daha da ABD’ye dönemedi. Çünkü ABD hakkında tutuklama kararı çıkartmıştı.
Doksanlı ve ikibinli yıllarda Fisher Macaristan, Filipinler, Japonya gibi ülkelerde yaşadı. Sonunda bir Filipinler – Japonya seyahatinde Japonya’ya girerken pasaportuna el kondu ve göz altına alındı. Yakın dostlarının düzenlediği kampanya sayesinde 2005 yılında İzlanda Fisher’e vatandaşlık hakkı tanıdı ve Japonya da Fisheri İzlanda’ya gitmek üzere sınırdışı etti.
Kendisi de Yahudi olan Fisher’in öteden beri Yahudi karşıtı ve son dönemde de ABD karşıtı beyanlarda bulunduğu kaydedilmiştir. Öyle ki 11 Eylül olayları üzerinden 24 saat geçmeden, bir Filipin radyosuna “iyi olmuş” mealinde beyanatta bulunduğu bilinmekte.
Belki de bu nedenle böbrek yetmezliğinden öldüğü halde dünya medyasında yayınlanan ölüm haberlerinde “ölüm nedeninin bilinmediği” yönünde ibareler yer almakta. “Belirsiz ölüm nedeni” ibaresi bugün genelde kamuoyunun aklına AIDS hastalığını getirmekte. Belki de bu medya maymunu olmaktan özenle kaçındığı anlaşılan Fisher’i dünya medyasının ince bir aşağılama şekli.
Güvenilir internet kaynaklarına göre eski şampiyonun son sözü şu olmuş : “Acıyı dindirmede hiçbir şey bir insan dokunuşu kadar etkili olmuyor”.
Satranç dünyasının sıradışı eski dünya şampiyonu Amerikalı Bobby Fisher 17 Ocak Perşembe günü böbrek yetmezliğinden, 2005 yılında vatandaşı olduğu ülkede; İzlanda’da 64 yaşında öldü.
Sanırım bugün ellili yaşlarını idrak edenlerden daha genç olanlar Fisher’i pek anımsamayacaktır. Fisher 1972 yılında, yine İzlanda’da yapılan dünya satranç şampiyonluğu ünvan maçında zamanın dünya şampiyonu Rus Spassky’i 12,5’a 8,5 ile yenerek dünya şampiyonu olduğunda konu sadece satranç ile sınırlı değildi. ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşın en yoğun yaşandığı o dönemde bir Amerikalı’nın bir Rus’u dünya çapında bir organizasyonda yenmesi spordan çok içerdiği politik mesajlar açısından çok daha önemliydi.
Fisher bir yanda Amerika’da satrancın patlama yapmasına neden olmuş diğer yanda ise sıradışı bir hayata da adım atmıştı. Örneğin şampiyon olduktan üç sene sonra 1975 yılında yapılacak yeni ünvan maçına çıkmadı ve hükmen mağlup sayıldı. Böylece şampiyonluk yeniden Ruslara geçmiş oldu. Yeni dünya şampiyonu Karpov olmuştu. Hem de maç yapmadan.
Asrın maçı denilen, 1972’deki şampiyonluk maçı da ilginç gelişmeler yaşanmıştı. Örneğin ilk oyunu kaybeden Fisher, ikinci oyundan önce organizasyondan bazı taleplerde bulunmuş ve bunların yerine getirilmemesi nedeniyle ikinci oyuna çıkmayarak hükmen mağlup ilan edilmişti. Böylece Fisher, 2-0 geriye düşmüştü. Daha sonra bazı yorumlarda Fisher’in bunu rakibinin motivasyonunu dağıtmak için bilinçli yaptığı belirtilmiştir. Bunu destekleyen bir tavır üçüncü oyun öncesinde de gözlendi.
Üçüncü oyun için salona geldiğinde rakibi Spassky masanın başında yerini almış Fisher’i bekliyordu. Fisher doğruca gidip yerini alacağına odadaki kamerayla, mikrofonla oynamaya başlamış ve ancak uyarılar sonucunda yerini alarak oyuna başlamıştı.
1975’teki ünvan maçına çıkmadan önce de Fisher, bu kez 64 maddelik bir talep listesini organizasyondan sorumlu uluslararası satranç federasyonuna göndermişti. Talepleri karşılanmayınca da federasyona çektiği bir telgrafla maça çıkmayacağını ve ünvanı iade ettiğini bildirdi.
Bundan sonra Fisher karanlığa gömüldü. Hatta seksenli yılların ortalarındaki ünlü Karpov-Kasparov ünvan maçı sebebiyle gündeme gelen satranca konsantre olduğumuzda, Fisher’in sağ mı ölü mü olduğunu bile bilmiyorduk (anımsatma: o zaman internet yoktu!)
Fisher ilginç bir şekilde 1992 yılında yeniden dünya kamuoyunun önüne çıktı. Hem de ABD’ye kafa tutacak şekilde. Yugoslavya’nın parçalanmasına neden olan savaş sürecinde, ülkeye uluslararası ambargo uygulanırken, Fisher eski rakibi Spassky ile Belgrad’da bir gösteri maçı yapacağını açıkladı. ABD’nin uyarılarına aldırmayan Fisher Yugoslavya’ya gitti, maçı yaptı, 10-5 kazandı ve bir daha da ABD’ye dönemedi. Çünkü ABD hakkında tutuklama kararı çıkartmıştı.
Doksanlı ve ikibinli yıllarda Fisher Macaristan, Filipinler, Japonya gibi ülkelerde yaşadı. Sonunda bir Filipinler – Japonya seyahatinde Japonya’ya girerken pasaportuna el kondu ve göz altına alındı. Yakın dostlarının düzenlediği kampanya sayesinde 2005 yılında İzlanda Fisher’e vatandaşlık hakkı tanıdı ve Japonya da Fisheri İzlanda’ya gitmek üzere sınırdışı etti.
Kendisi de Yahudi olan Fisher’in öteden beri Yahudi karşıtı ve son dönemde de ABD karşıtı beyanlarda bulunduğu kaydedilmiştir. Öyle ki 11 Eylül olayları üzerinden 24 saat geçmeden, bir Filipin radyosuna “iyi olmuş” mealinde beyanatta bulunduğu bilinmekte.
Belki de bu nedenle böbrek yetmezliğinden öldüğü halde dünya medyasında yayınlanan ölüm haberlerinde “ölüm nedeninin bilinmediği” yönünde ibareler yer almakta. “Belirsiz ölüm nedeni” ibaresi bugün genelde kamuoyunun aklına AIDS hastalığını getirmekte. Belki de bu medya maymunu olmaktan özenle kaçındığı anlaşılan Fisher’i dünya medyasının ince bir aşağılama şekli.
Güvenilir internet kaynaklarına göre eski şampiyonun son sözü şu olmuş : “Acıyı dindirmede hiçbir şey bir insan dokunuşu kadar etkili olmuyor”.
Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 08 02 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder