Salı, Mayıs 06, 2008

İKİ YÜZLÜ MÜYÜZ NE?

- Pippa Bacca için

Yoksa bizim için müthiş denilebilecek düzeydeki stratejiler, dışarıdan bakınca görülemeyecek kadar güdük mü kalıyor? Bir başka deyişle elli yıldır yaşadıklarımız; dar görüşlülüğün demokrasiyi iğfal etmesinden başka bir şey değil mi? Bir de kalkmış, dünyaya “barış” mesajı vermek üzere gelinlikle otostop yapan İtalyan kadına tecavüz edip, öldürdüğü için adamı sapıklıkla suçlayıp, ondan iğrendiğimizi bas bas bağırıyoruz.


Nihayet internetin bir faydasını görebildik. Geçtiğimiz günlerde gazetelere yansıyan bir habere göre neredeyse zaman aşımına uğrayacak bir dava ile ilgili olarak bir türlü kendilerine ulaşılamayan iki kişi, savcının pratik zekası sayesinde bulunmuş, ifadelerine başvurulmuş.

Savcının yaptığı şey; Google’a girip aranılan ama yıllardır bir türlü nerede oldukları bilinmeyen iki kişinin adını yazarak basit bir arama yapmak. Karşısına gelen web sayfaları sayesinde kişilerin izine rastlamış ve kendilerine ulaşmış. Kişiler ise kendileri hakkında böyle bir mahkeme olduğunun bile farkında değil. Yani bilinçli bir şekilde mahkemeye gelmeme gibi bir durum yok ortada. Zaten savcının davetine de icabet edip ifadelerini vermişler.

Geçtiğimiz günlerde gündeme gelen bir başka olay yine bir arama işi ile ilgiliydi. Sarıyer Belediyesi, kendi yetki alanı içinde yapılmakta olan bir gökdelen inşaatını adresini tespit edemediği için nerede olduğunu bilemiyor ve bu nedenle de gidip gerekli müdahaleyi yapamıyordu. Şaka gibi ama değil. Koca bir gökdelen inşaatı ve nerede olduğu bulunamıyor. O halde akla gelen şey şu oluyor: Acaba gerçekten bulunamıyor mu yoksa bulunmak mı istemiyor?

Bir süredir gündemde olan “elitist demokrasi” tartışmaları herkesin eşit haklara sahip olması olgusunun zafiyete uğratılmasının ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda medya sütunlarında gereğinden fazla yer buldu. Ancak nedense elitist filan olmayan düz demokrasinin dar görüşlülüğün eline düşmesinin (doğuracağı değil) doğurduğu zafiyetler konusunda kimse bir kelime etmedi; etmemeye özen gösteriyor.

Neden? Elitist demokrasinin getireceği dengesizlik ne kadar kabul edilmezse, dar görüşlülüğün, ilkelliğin, çapsızlığın kıskacına düşmüş demokrasinin getireceği tahammül edilmez kalitesizlik ya da dayatmalar da o denli kabul edilemez değil mi?

Görülen o ki bal tutanın parmağını yalaması nedeniyle temsili demokrasi yüzyıllardır pek çok ülkede bu sorunu çözmek için yeterli olamadı. Belki de pek çok demokrasi aşığının bugüne dek susmasının ya da yeterince şiddetli eleştiride bulunmamasının temelinde yatan şey temsili demokrasiden daha iyi bir alternatifin ortaya çıkamamış olmasıydı.

Artık var! Doğrudan demokrasi. Temsil yok. Herkes fikir beyan etmesi gereken yerde kendisi fikir beyan edecek. Aracı kullanmayacak.

Bu imkan internet gibi bir lojistik imkan sayesinde teorik olarak var. Pratikte hayata geçebilecek mi? İnanıyorum ki bazı ülkelerde geçecek. Bunun için bir kıstasım bile var. Interneti, dijital kültürü bugün hangi ülkeler el üstünde tutuyor? Hangi ülkeler onu iğdiş edip, paramparça etmeye çalışıyor? Hangi ülke bilginin doğrusunun da eğrisinin de olabileceği bilincini bireylere verip, bunları nasıl ayırt edebileceklerini anlatıyor? Hangi ülke “internet mi inanma yalandır” mesajını toplumun bilinçaltına yerleştiriyor? Hangi ülke getirdiği yasalarla kendini komik duruma düşürecek yasakları internete uyguluyor; hangileri yasaklama olgusunu kamu vicdanını rahatsız etmeden uygulayacak çözümler üretiyor?

Tabii bir de şunu sormak lazım: Hangi ülkenin vatandaşı, yasaları eğip bükerek kendi lehine çevirip, kendi pirelerinden kurtulmak için ülkenin yorganının yakılmasına neden oluyor? Hangi ülkenin vatandaşı böyle davranmayı kendisini yönetenlere bakarak öğreniyor?

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’yi ziyaret eden General Electric firmasının efsanevi yöneticisi Jack Welsch Türkiye’nin bir stratejisi olmadığı yolunda bir saptama yaparak, “taktik düzeyde ne kadar iyi performans gösterilirse gösterilsin stratejinin olmadığı yerde pek bir işe yaramaz” mesajını sade bir dille ifade etmiş.

Acaba gerçekten de bir stratejimiz yok mu? Yoksa bizim için müthiş denilebilecek düzeydeki stratejiler, dışarıdan bakınca görülemeyecek kadar güdük mü kalıyor? Bir başka deyişle elli yıldır yaşadıklarımız; dar görüşlülüğün demokrasiyi iğfal etmesinden başka bir şey değil mi? Bir de kalkmış, dünyaya “barış” mesajı vermek üzere gelinlikle otostop yapan İtalyan kadına tecavüz edip, öldürdüğü için adamı sapıklıkla suçlayıp, ondan iğrendiğimizi bas bas bağırıyoruz.

Ah Pippa Ah! Biz her gün iğfal edip, iğfal ediliyoruz; her gün öldürüp, öldürülüyoruz. Lütfen kişisel alma diyeceğim ama bunun ne kadar ironik olduğunun bilinciyle susuyorum...

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 25 04 2008

Hiç yorum yok: