Çarşamba, Ekim 08, 2008

BİLGİ TOPLUMU İÇİN ALTILI KRİTERİ


Nasıl ki söz konusu olan şey cahillikten kurtulmak olduğunda en temeldeki gereksinim okuma/yazma bilmek ise söz konusu bilgi toplumu olduğunda en temelde sahip olunması gereken beceriler nelerdir?


“İnternet sanıldığı gibi bilgiye ulaşma aracı olarak kullanılmıyor. Şimdi internet-evlerindeki insanlar bundan bir kaç yıl önce kütüphanelerde değildi ki. ...”

Bu yorum, internete gönül vermiş sivil toplum örgütlerinin başlatmış olduğu INTERNETE SANSÜR DEĞİL SÜRAT GEREK isimli kampanya kapsamında açılmış olan web sitesine NEVBİDA isimli kullanıcı tarafından gönderilmiş. “İnternet”, “bilgi toplumu” gibi olguların ülkemizdeki halini ne güzel açıklıyor.

Bilgi Toplumu olmak kolay mı? Internet erişim figürleri kendi başına “bilgi toplumu olgunluğunun” ne düzeyde olduğunu açıklamak için yeterli mi? Elbette ki erişim sayısı önemli bir gösterge ama ne yazık ki “verimi” ölçme açısından hiçbir değer ifade etmiyor. Erişim kadar önemli olan bir diğer olgu da internete “ne için” erişildiğidir.

Internet erişimi sonuçta “bir değer katamıyorsa” daha ziyade “eğlenceye” yönelik faaliyetler için kullanılıyorsa, bu tablo ülkemizin “bilgi toplumu” olma yolunda bir arpa boyu yol alamadığının da açık bir göstergesi olacaktır.

“Bilgi Toplumu” olmak için pek çok kriter, kıstas ya da standard var. Ancak bunlar ne yazık ki daha ziyade yukarıda erişim örneğinde olduğu gibi işin “operasyonuna” yönelik. Kurulan o altyapıların, imkanların hangi amaçlarla kullanıldığının tespiti nispeten göz ardı ediliyor.

Temelde eksikliğini duyduğumuz şey ise kurulan bu altyapılarından verimli olarak istifade etmek için hangi bilgi donanımına sahip olmamızın gerekliliği. Nasıl ki söz konusu olan şey cahillikten kurtulmak olduğunda en temeldeki gereksinim okuma/yazma bilmek ise söz konusu bilgi toplumu olduğunda en temelde sahip olunması gereken beceriler nelerdir?

1990 yılında iki kütüphane uzmanının geliştirmiş olduğu ve Büyük Altılı (The Big Six) olarak bilinen bir metodoloji bu soruya cevap arandığında ilk akla gelenlerden. Robert Berkowitz ile Michael Eisenberg’in Bilgi Problemleri Çözümü (Information Problem Solving) adıyla kaleme aldıkları kitapta açıklanan bu altı aşamalı metod, dijital cahillikten kurtulmak isteyenlerin sahip olması gereken asgari becerilerin ne olması gerektiğini açıklıyor.

Bu altı aşama şunlardır:

1. İşin Tanımlanması, Gereksinim Duyulan Bilginin Belirlenmesi
2. Bilgi Arama Stratejileri
3. Tespit etme ve Erişim
4. Bulunan Bilginin Kullanılması
5. Sentezleme
6. Değerlendirme

Bu altı aşamayı irdelemek gerekirse; bugünün bilgi toplumunun üyesi olan bir vatandaşın şu becerilere sahip olması gerekmektedir:

Bilgiye gereksinim duyma nedeninin tam olarak belirlenmesi. Hangi sorunu çözmek ya da hangi kararı almak için bilgiye gereksinim duyuyorsunuz? Bunun için sahip olmadığınız bilgiler nelerdir? Bu bilgilere nasıl erişebilirsiniz? Ne tür bilgi kaynakları vardır? Bu bilgi kaynakları nelerdir; nerelerdedir; nasıl erişilebilir? Erişimin bedeli (zaman, para vb açıdan) nedir? O bedeli ödemeye değer mi? Birden çok kaynak söz konusu ise hangi durumda hangi kaynağı kullanmak daha verimlidir? Bilgiye ulaşıldığında bu bilginin aranan bilgi olduğunun ayırt edilebilmesi. Tespit edilen bilginin doğru ve sağlıklı bilgi olması; safsata olmaması. Bulunan bilgilerin bir araya getirilmesi, sentezlenmesi ve orijinal amaç için nasıl kullanılabileceğinin değerlendirilmesi. Bu süreç sonucunda arzu edilen amaca ulaşıldığından emin olunması (sorunun çözülmesi ya da kararın alınması).

Buna ek olarak bilgiye ulaşma ve kullanma sürecinin verimliliğinin de değerlendirilmesi gerekir. Acaba geçmiş olduğunuz yol en verimli yol muydu? Daha hızlı, daha ucuza vb yapabilir miydiniz?

Bir an için bu sürecin bir değerlendirme kriteri olduğunu varsayın ve gerek kendinizi, gerek çevrenizdeki bireyleri gerekse de içinde yaşadığınız toplumu, toplulukları değerlendirin. Şimdi de şu soruya cevap arayın: Bilgi Toplumu olma yolunda birey olarak, topluluk olarak, toplum olarak neredesiniz?

Interneti sansürlediklerini sananları, başlarına gelen felaketleri “taktir-i ilahi” olarak yorumlayanları bir de bu açıdan değerlendirin!

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 29 08 2008

Hiç yorum yok: