Çarşamba, Ekim 08, 2008

DANONE ve BİLMEK/İNANMAK


Tek eksiğimiz, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir konuda bile zihnimizin anında fikir üretmeye başlaması ve nesnel bilgiyi arayıp öğrenmek yerine ürettiğimiz o öznel fikirlere inanmak istemesi.


Danone Firması’nın akşamları eve giderken arabada dinlediğim radyo kanallarına vermiş olduğu bilgilendirici reklam olmasaydı, belki de geçtiğimiz günlerde eposta kutuma düşen “spam mesajını” dikkate almadan silecektim.

Reklamdan da belli olduğu üzere birileri oturup Danone firmasının aleyhine bir eposta oluşturmuş ve bunu internet üzerinde yaymış. Hatta anlaşılan bu eski bir hikaye ama bu aralar yeniden alevlendirilmeye çalışılıyor.

Gelen spam mesaja baktığımda, altında ziraat fakültelerimizden birinde hocalık yapan bir profesör doktorun adının yazdığını ve firmanın ürünlerinin güya laboratuvarlarda yapılan testler sonucunda yiyenlerin gelişimini olumsuz yönde etkileyecek maddeler içerdiği açıklamasını gördüm.

Bu mesaj bu haliyle tıpkı şuna benzemekte: Elinize bir kağıt kalem alın, gözünüze bir özel banka kestirin ve kağıda şöyle bir şey yazın: “Bu kağıdı getiren vatandaşa ne kadar para istiyorsa verin”. Sonra da bu mesajın altına o bankanın patronunun ismini yazın. İsmin altına sahte imza atmaya bile yeltenmeyin.

Bu kağıdı o bankanın bir şubesine götürdüğünüzde size inanıp da ne kadar para istediğinizi soracak kaç tane şube müdürü ya da personeli çıkar? Hiç! Böyle bir şeyi yaptığında başına bir bela gelmeyeceğine, dilediği parayı alabileceğine inanan kaç kişi çıkar? Yine hiç!

Benim anlamakta güçlük çektiğim şey böyle bir olayı dijital ortama taşıdığımızda bir anda bu mesaja inanan, sonra da onu sağa sola yollayıp “başkaları da öğrensin” diyen azımsanmayacak bir kitlenin olması. Ki gerek firma reklamlar vererek, hukuki yollara başvurarak bu durumu düzeltmeye çalışıyor gerekse de ismi kendi bilgisi dışında böyle bir sahte eposta gönderme işine karışan sayın profesörümüz ta 2006 yılında konuyla ilgili olarak web sitelerine vermiş olduğu mülakatta günde düzinelerce eposta ve telefon aldığını ve her birine de tek tek cevap vererek konuyla ve orada belirtilen açıklamalarla bir ilgisinin olmadığını belirtiyor ve “internetin özgürlüğü hayatımı kararttı” diyor.

Sayın profesörün hayatını karartan şey aslında internetin özgürlüğü değil de o özgürlüğü idrak edemeyen bireylerin bilgi eksikliği sonucunda gerçekleştirdikleri hatalı eylem.

Aldığı bu mesajı, aslını astarını araştırmadan adres defterindeki herkese yollayan ve böylece bilgi çağında üstüne düşeni yaptığına inanan kişilerden birisi acaba yukarıdaki farazi bankanın bir şube çalışanı olsa elinde öyle bir kağıtla karşısına gelen bir vatandaşa da istediği parayı verir miydi?

Peki böyle bir mesaj aldığınızda yapılacak en kolay şey nedir? Şudur: O da mesajın içindeki anahtar kelimeleri Google’a girip ufak bir araştırma yapmak.

Böyle bir şey yaptığınızda daha ilk sayfada Danone’nin kendi web sitesinde ilgili mesajda adı geçen profesörün açıklamasının yayınlandığı bir linki göreceksiniz. O linki tıkladığınızda da profesörün konuyla ilgisi olmadığını ve mesajda yazan şeylerin asılsız olduğunu öğrenebilirsiniz.

Hatta bunu bile firmanın bir hilesi olarak değerlendirebilecek araştırmacı şüpheciler için profesörün başka web sitelerine vermiş olduğu mülakatlar var.

Üç dört tıklama yaparak bu sayfaları okuyup, hangi bilginin daha doğru olduğuna kanaat getirdikten sonra o epostayı gönderen kişiye gönderdiği şeyin asılsız olduğunu bildiren bir eposta göndermek çok mu zor? Çok mu insanlık dışı? Çok mu ütopik?

Hayır ne zor; ne insanlık dışı; ne de ütopik. Tek eksiğimiz, hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadığımız bir konuda bile zihnimizin anında fikir üretmeye başlaması ve nesnel bilgiyi arayıp öğrenmek yerine ürettiğimiz o öznel fikirlere inanmak istemesi (“böyle bir eposta geliyorsa doğrudur”). Ve derhal bunun savunuculuğunu üstlenerek aslında suça ortak olmak (asılsız epostayı sağa sola göndererek).

İnanç olgusu dini konulardan dışarı çıkıp dünyevi konulara da hükmetmeye başladığında işte karşımıza böyle (sorgulamayan) bireyler çıkarıyor. İlk bakışta hiç ilgisi yokmuş gibi görünüyor değil mi?

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 22 08 2008

1 yorum:

senbilirsinabla dedi ki...

"Abla" gazete okumaz, TV izlemez, üstüne üstlük bir de merak eder; nedir bu Danone meselesi?