Cuma, Mart 13, 2009

AMELE INTERNET


Bilmiyoruz ya her türlü kötülüğü yıkalım üstüne. Bu belki de kendimizdeki bireysel ya da toplumsal noksanlıklardan da kurtulma mazeretidir. Öyle ya alt kattaki komşumuzu tanımıyoruz ama asosyaller Facebook’ta. Oh, böylece komşumu tanımadığım için kimse bana asosyal diyemez.


Geçtiğimiz günlerde bir TV programına katılan Şahan Gökbakar (nam-ı diğer Recep İvedik) Facebook, Myspace gibi web sitelerinin ameleyle dolu olduğunu söylemiş. Gökbakar şöyle diyor: “Bu siteler niye bu kadar popüler, abazanlıktan! Ne diyeyim yani... Hepsi de antisosyal abazanlar işte.” Ve ekliyor “Bir de hakikaten bu siteler amele kaynıyor.”

Açıkçası kafam biraz karıştı. Acaba böyle diyerek Şahan Gökbakar kendi filmlerini de dolaylı yoldan eleştirmiş olmuyor mu? Şöyle ki madem internetteki facebook gibi myspace gibi sosyal iletişim ağları, bünyesine dahil olan kişilerin abazanlıklarından ya da ameleliklerinden dolayı eleştiriliyor; o halde aynı familyadan bir tipin başından geçen maceraların anlatıldığı Recep İvedik filmleri de eleştirilmeli. Hatta şöyle denmeli: “Recep İvedik-2 mi? Bırak ya abazan, amele filmi”.

Gökbakan’ın filmi Türkiye’nin en çok seyredilen filmi olabiliyorsa acaba bu Türkiye’nin de amelelerle, abazanlarla dolu olduğunun bir göstergesi mi? Eğer böyleyse tıpkı facebook’u, myspace’i terk etmek gibi Türkiye’yi de mi terk edeceğiz?

Ayrıca merak ediyorum Facebook’ta kaç üye var ve bunun kaçı amele? Bu konuda Gökbakan’ın elinde ne tür bir bilgi var ki böyle bir yorumda bulunuyor?

Belli ki bu tür açıklamaların doğruluk değeri ya da realite ile olan yakınlığı pek de önem arz eden hususlar değil. Önemli olan manşet olacak bir şey söyleyebilmek. O arada eğer birisine yargısız infaz mı yapılıyor ya da bir özdeğerin bireylerin ya da toplumun üstündeki önemi mi zaafiyete uğratılıyor, bu etkileri dikkate almak sanki başkalarının görevi. Toplum olarak “Ben kendi amacıma uyan şeyleri yapayım, bunun yan etkilerini bertaraf etmek başkasının görevi olsun” yaklaşımı o denli içimize işlemiş durumda ki artık ne böyle yaptığımızın farkındayız ne de bunun hatalı bir şey olduğunun bilincindeyiz.

Yeter ki Recep İvedik’in ikinci macerası ilkinden de daha çok kişinin dikkatini çeksin. O sırada internete çamur mu atılmış, gündelik hayatımızın içine mi edilmiş bu başkalarının sorunu sanki.

Peki ertesi gün internetten olumsuz etkilenip de bir suç işleyenle karşılaştığımızda suçu yine amele internete mi yükleyeceğiz? Çünkü zihinlerde bunun alt yapısı Gökbakar mentalitesinin yaptığı türden talihsiz açıklamalarla temin edilmiş oldu bir kere. “Nedir ne değildir diye araştırıp öğrenme konusundaki özürümüz” de bunun üstüne güçlendirici bir katman oluşturmuş. Bundan sonra atış serbest.

Yarın çıksın birisi işlediği suçun nedeni olarak facebook’taki ameleleri göstersin. Kim ne diyebilir? Hadi şimdiden oturup yarın işleyeceğimiz suçlarla ilgili sanal altyapılarımızı oluşturalım. Internette bu amaçla gezelim. Canımızı sıkan bir şey ile karşılaştığımızda bunu bir kenara not edelim. Ondan sonra da mazeret olarak gösterelim.

Internet dünyası gerçekten sokaktaki yaşamdan bu denli farklı mı? Her iki dünyada da zaman geçirenlerin bunu kendi deneyimleri çerçevesinde derinlemesine irdelemeleri gerekir. Facebook asosyallerin yurduymuş. Peki sizin yaşadığınız sokakta, apartmanda asosyal yok mu? İçimizden kaç kişi alt katta oturan komşusunu tanıyor? Bu toplumsal asosyallik değil mi?

Fark nerede? Fark onun artık kanıksanmışlığında. Bir de sanal dünyanın henüz öğrenilememiş olmasında. Bilmiyoruz ya her türlü kötülüğü yıkalım üstüne. Bu belki de kendimizdeki bireysel ya da toplumsal noksanlıklardan da kurtulma mazeretidir. Öyle ya alt kattaki komşumuzu tanımıyoruz ama asosyaller Facebook’ta. Oh, böylece komşumu tanımadığım için kimse bana asosyal diyemez.

Hırsızlar internette insanların banka hesaplarına erişim şifrelerini ele geçirip paralarını çalmakta. Oh ne güzel böylece bindiği taksiyi gasp eden adamın hırsızlığı göz ardı edilebilir.

İster gerçek ister dijital olsun yaşamın bu denli karmaşık, kompleks bir hal aldığı 21. yüzyılda herhangi birinin çıkıp edeceği iki çift lafın görünen amacından başka hiçbir olumlu ya da olumsuz etkisinin olmayacağını düşünmek ya da bu etkileri göz ardı etmek ne büyük çelişki.


Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 20 02 2009

1 yorum:

senbilirsinabla dedi ki...

"Şöyle ya da böyle" der "abla", "amelelerin de abazanların da söyleyecek sözleri var; facebook dışında dinleyici bulmakta zorlanıyorlar demek ki..."