Cuma, Ağustos 28, 2009

i2010 ve TEKNOLOJİ DOSTU ÜLKE OLMAK


Teknoloji dostu bir ülke olmanın basit kriteri şu olsa gerek: Ülke vatandaşının konumu teknolojiden ilk istifade edecekler arasında mı; yoksa en çok bedel (zaman, para) ödeyip en son istifade edecekler arasında mı?


Web, mobil GSM, ADSL, MPEG gibi bugünün dijital dünyasına yön veren bilgi ve iletişim teknolojileri (ICT) alanındaki buluşlar nerede icat edildi? Eğer Amerika diyecekseniz bir daha düşünün. Tüm bu teknolojik yeniliklerin merkezi Avrupa.

Peki Avrupa 2005’ten beri ne yapıyor? ICT alanında geri kalmamak için, Avrupa’nın içine girdiği son ekonomik krizden çıkabilmek için canla başla çalışıyor. Bilgi toplumunu, dijital toplumu AB’nin her ülkesinde birbirinden farksız olacak şekilde yerleştirebilmek, gündelik hayata entegre edebilmek için. Bu stratejinin adı i2010.

i2010’un üç temel ölçütü var: Gerek bireyler gerekse de firmalar için tek bir dijital pazar altyapısının teminine destek, bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki araştırma ve yenilikçi çözümler üretmeyi teşvik, AB’nin tüm vatandaşlarının bu gelişmelerden aktif olarak faydalanmalarını sağlamak.

Bu konuda ilgili AB komisyonunun son raporu ağırlıklı olarak bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesinin önemine işaret ediyor. Öyle ki Avrupa’yı da etkisi altına alan global ekonomik krizden kurtulmak için bu alanda yapılacak yatırımlar, geliştirme faaliyetleri AB’nin krizden kurtulması için en önemli katkı unsuru olarak belirlenmiş.

Bu alandaki dinamo teknoloji hızlı internet bağlantı altyapıları olarak belirleniş durumda. Ülkemizin de kablo ve ADSL ile tanışmış olduğu hızlı internet altyapısı konusunda, bu teknolojilerinin mucidi konumundaki Avrupa’nın çok ciddi hedefleri var. Örneğin Finlandiya 2010’a dek 1 Mbit erişim altyapısını tüm ülke genelinde bir standard hale getirmeyi zorunluluk olarak kabul etmiş durumda. 2015’teki zorunlu asgari bağlantı hızı ise 100 Mbit olacak.

Almanya’nın ülke hedefi 2010’da tüm ülkeye hızlı internet altyapısını kavuşturmak. 2014’te ise internete erişen hane halkının %75’inin internete 50 Mbit ile bağlanmasını sağlamak. Fransa’nın hedefi 2012’de hızlı internet erişiminin aylık ücretinin en çok 35 Euro olmasını sağlamak. Portekiz tüm ülkeyi optik fiber altyapısı ile donatmayı hedeflemiş durumda.

Biz bugün ülkemizde dijital uçurumun bir türlü kapanmadığını anlatmaya çalışırken aynı kaygıları taşıyan AB ülkeleri kendilerini bu konuda gecikmeden bir şeyler yapmak zorunda hissediyor ve aksiyon alıyor. Örneğin hızlı internet altyapısı konusunda Japonya’nın ve Kore’nin, kablosuz iletişim konusunda Asya ülkelerinin, dijital uygulamalar ve sosyal ağlar konusunda Amerika’nın AB’yi geçtiğini görüyorlar. Farkın açılmadan kapatılması için tedbirler alıyorlar.

Tedbirler söz konusu olduğunda başı çeken şeyler bilgi ve iletişim teknolojilerine, bu alandaki AR-GE faaliyetlerine yatırım yapmak, internet hizmetlerini AB ülkelerinde yeknesak bir düzenleme altında ele alabilmek (erişim, vergi, güvenlik, ücretledirme vb konularında ülkeden ülkeye değişim göstermeyecek standardlar geliştirmek), hızlı internet erişim altyapısını lüks değil zaruri bir altyapı bileşeni haline getirmek gibi hedefler.

Öte yandan altyapıya dönük yatırımlar söz konusu olduğunda en büyük risk olan bu gelişmelerin son kullanıcıya gözle görülür fayda sağlayıp sağlamadığı hususunun ıskalanmaması için de tedbirler alınmış. AB ülke vatandaşlarının gündelik hayatının kalitesini artırmaya yönelik çalışmaların yapılması da i2010 stratejisinin içinde haricen ve altı çizilerek belirtilen bir kriter.

Ülkemizde sanırım ilk yapılması gereken şey teknoloji alanındaki yatırımların, ulusal ekonomik problemlerimizi çözmek için icat edilmiş iki metod olan özelleştirme ile vergi toplama kısır döngüsünden bizi kurtaracak yegane çözüm olduğunu idrak edebilmek ve bu seviyede ciddi bir yaklaşımla bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırımları teşvik etmek. Türkiye teknolojiyi ana konu yapacak kadar ciddiye almazken, AB ülkelerinin tamamı teknolojiyi bu şekilde konumlandırmış durumda.

Teknoloji dostu bir ülke olmanın basit kriteri şu olsa gerek: Ülke vatandaşının konumu teknolojiden ilk istifade edecekler arasında mı; yoksa en çok bedel (zaman, para) ödeyip en son istifade edecekler arasında mı?

Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1171) - Ooof Off Line Köşesi - 28 08 2009

1 yorum:

Mustafa Donmez dedi ki...

Avrupa ve Amerika'ya çok uzak olsak da, Türkiye'nin son 10 yılda teknolojiye yatırım ve vatandaşların teknoloji kullanımı açısından ciddi yol aldığına inananlardanım. İlk aklıma gelen gelişmeler, ADSL abonesi 5 milyon civarı hane, yetişkin nüfusun %80'inde cep telefonu, e-belediyecilik ve e-devlet gelişmeleri, 3G, Türk Telekom özelleşmesi ve karasal hatlarda rekabetin başlaması. Daha da iyi olacak. Yarışa geç girdik ama daha hızlı yol alacağız.