Bilgi ve potansiyel bilgelik seviyesi düşük olan birey ya da toplumun yanında onları o halde tutanlar “kurtarıcı” olarak belirir. Robotlaşan birey (ya da toplum) bu sahte kurtarıcılar ne derse onu yapar hale gelir. Alternatif üretemez. Bu karamsar tabloyu yıkmanın tek yolu ise bilgidir, bilgeliktir.
Russell Ackoff’a göre bilgi olgusu söz konusu olduğunda üç farklı “düzey”in bahsetmek gerekir. Bunlar veri, enformasyon ve bilgidir. Ackoff bu üçlü resme iki olgu daha ekler. Biri düzeyler arasındaki geçişte katalizör etkisi gören “anlama”dır; diğeri ise nihai hedef olan “bilgelik”.
Herhangi bir iletişim ya da tartışmada kullanılacak bilgiler bu düzeyleri, arasındaki farkı, nihai amacı göz önünde bulundurmadan kullanılırsa o etkileşim sorunlu başlayıp sorunlu bitecektir. Daha neyin bilgi neyin fikir olduğunun ayırdına varmada zorluk çekerken bir de buna bilginin çeşitli kademeleri mi eklenecek? Evet (ne yazık ki) öyle! Bilgi Çağı ya da Bilgi Toplumu denildiğinde anlatılmak istenen şeyi tam idrak edebilmek için bu olguları iyi bilmek gerekir.
Sondan başlamak gerekirse bireyin nihai hedefinin, bilgelik seviyesine ulaşmak olduğunu tespit etmek gerekir. Bilgelik bireyin yaşamın zorlukları karşısında gereksinim duyduğu savunma gücüdür. Bu o denli güçlü bir güdüdür ki insanlar başka insanları kendi bilgelik düzeylerini artırmak için gözlerini kırpmadan kullanabilmektedir. (Hayatta hiçbir amaç bulamayan, gözünün önünde kendisine gösterilen resim dışında bir alternatifin de olabileceğini akıl edemeyen bireyleri düşünün).
Ackoff’un hiyerarşisinde en altta yer alan veri seviyesinin tanımını yapmak nispeten kolay. En küçük bilgi kırıntısı. Enformasyon bu bilgi kırıntılarının bir araya gelmesi ya da bir mantık çerçevesinde biraraya getirilmesiyle oluşan bilgi düzeyi. Örneğin kim, ne, nerede, ne zaman gibi sorulara verilen cevaplar verileri kullanarak enformasyonu üretiyor. Bilgi seviyesi ise resmin içine nasıl sorusunu katıyor.
Aslında veri enformasyon ve bilgi arasındaki trafik “anlama” denilen bir katalizör sayesinde gerçekleştiriliyor. Anlama imkanı ya da yeteneği olmasa veriler veri olarak kalırdı. Onlardan enformasyon üretilemezdi. Keza enformasyonlar da öylece kalırdı. Onlardan bilgi üretilemezdi.
Veri ve enformasyonların bir araya getirilip belli bir modele, anlayışa, amaca göre üretilen bilgiler bireyin hayatını yönlendirmesine yardımcı olacak birer araçtır. Kişi bu araçlar sayesinde hayat karşısında kendini güçlü hisseder; bilgeliği artar.
Veri-enformasyon-bilgi hiyerarşisi belki de sonsuz bir döngü olarak ele alınmalı. Bunun bir sebebi de dün enformasyon ya da bilgi seviyesinde olan bir parçanın bugün veri düzeyine inmesiyle de ilgilidir. Bu tıpkı kişinin dondurmayı ilk tattığında hissettikleriyle daha sonra dondurma yediğinde hissedeceği “sıradanlık” duygusu arasındaki fark gibidir. Ancak bu bir kısır döngü değildir; çünkü üretilen her yeni bilgi; deneyimi ve bilgeliği de artırır.
Kişinin ya da toplumun bu döngüden çıkıp da “artık yeter” diyerek daha fazla bilginin peşinden koşmaması, bir başka deyişle “sahip olduğum bilgelik bana yeter; bundan sonrasına gerek yok demesi” o birey ya da toplum için de sonun başlangıcıdır. Çünkü bu durum dogmatik düşünce modelinin güçlenmesini sağlar. Düşünce de anlama da bilgi üretimi de askıya alınmış olur.
Öte yandan aynı bilgi bakış açısına ya da kişiye göre aynı anda farklı bilgi düzeylerinde olabilir. Evinizin adresi sizin için sıradan bir veridir ancak yıllardır sizi aramakta olan kadim bir dostunuz için çok değerli bir enformasyondur.
Veri, enformasyon ve bilgi seviyeleri aslında geçmişle ilgilidir. Ancak bilgelik gelecekle irtibatlandırılabilir. Bu çerçevede bireyin ya da toplumun kendisine nasıl bir gelecek çizmek istediğini, arzusunun, muradının, ülküsünün ne olduğunu ve bunu gerçekleştirme potansiyelini sahip olduğu bilgelik düzeyine göre değerlendirmek yanlış olmasa gerek.
O nedenle bireyin de toplumun da bilgeliğini sınırlı tutmak gelecekte o birey ya da toplumun daha az etkin olmasına neden olacaktır. Bilgi ve potansiyel bilgelik seviyesi düşük olan birey ya da toplumun yanında onları o halde tutanlar “kurtarıcı” olarak belirir. Robotlaşan birey (ya da toplum) bu sahte kurtarıcılar ne derse onu yapar hale gelir. Alternatif üretemez. Bu karamsar tabloyu yıkmanın tek yolu ise bilgidir; bilgeliktir.
Russell Ackoff’a göre bilgi olgusu söz konusu olduğunda üç farklı “düzey”in bahsetmek gerekir. Bunlar veri, enformasyon ve bilgidir. Ackoff bu üçlü resme iki olgu daha ekler. Biri düzeyler arasındaki geçişte katalizör etkisi gören “anlama”dır; diğeri ise nihai hedef olan “bilgelik”.
Herhangi bir iletişim ya da tartışmada kullanılacak bilgiler bu düzeyleri, arasındaki farkı, nihai amacı göz önünde bulundurmadan kullanılırsa o etkileşim sorunlu başlayıp sorunlu bitecektir. Daha neyin bilgi neyin fikir olduğunun ayırdına varmada zorluk çekerken bir de buna bilginin çeşitli kademeleri mi eklenecek? Evet (ne yazık ki) öyle! Bilgi Çağı ya da Bilgi Toplumu denildiğinde anlatılmak istenen şeyi tam idrak edebilmek için bu olguları iyi bilmek gerekir.
Sondan başlamak gerekirse bireyin nihai hedefinin, bilgelik seviyesine ulaşmak olduğunu tespit etmek gerekir. Bilgelik bireyin yaşamın zorlukları karşısında gereksinim duyduğu savunma gücüdür. Bu o denli güçlü bir güdüdür ki insanlar başka insanları kendi bilgelik düzeylerini artırmak için gözlerini kırpmadan kullanabilmektedir. (Hayatta hiçbir amaç bulamayan, gözünün önünde kendisine gösterilen resim dışında bir alternatifin de olabileceğini akıl edemeyen bireyleri düşünün).
Ackoff’un hiyerarşisinde en altta yer alan veri seviyesinin tanımını yapmak nispeten kolay. En küçük bilgi kırıntısı. Enformasyon bu bilgi kırıntılarının bir araya gelmesi ya da bir mantık çerçevesinde biraraya getirilmesiyle oluşan bilgi düzeyi. Örneğin kim, ne, nerede, ne zaman gibi sorulara verilen cevaplar verileri kullanarak enformasyonu üretiyor. Bilgi seviyesi ise resmin içine nasıl sorusunu katıyor.
Aslında veri enformasyon ve bilgi arasındaki trafik “anlama” denilen bir katalizör sayesinde gerçekleştiriliyor. Anlama imkanı ya da yeteneği olmasa veriler veri olarak kalırdı. Onlardan enformasyon üretilemezdi. Keza enformasyonlar da öylece kalırdı. Onlardan bilgi üretilemezdi.
Veri ve enformasyonların bir araya getirilip belli bir modele, anlayışa, amaca göre üretilen bilgiler bireyin hayatını yönlendirmesine yardımcı olacak birer araçtır. Kişi bu araçlar sayesinde hayat karşısında kendini güçlü hisseder; bilgeliği artar.
Veri-enformasyon-bilgi hiyerarşisi belki de sonsuz bir döngü olarak ele alınmalı. Bunun bir sebebi de dün enformasyon ya da bilgi seviyesinde olan bir parçanın bugün veri düzeyine inmesiyle de ilgilidir. Bu tıpkı kişinin dondurmayı ilk tattığında hissettikleriyle daha sonra dondurma yediğinde hissedeceği “sıradanlık” duygusu arasındaki fark gibidir. Ancak bu bir kısır döngü değildir; çünkü üretilen her yeni bilgi; deneyimi ve bilgeliği de artırır.
Kişinin ya da toplumun bu döngüden çıkıp da “artık yeter” diyerek daha fazla bilginin peşinden koşmaması, bir başka deyişle “sahip olduğum bilgelik bana yeter; bundan sonrasına gerek yok demesi” o birey ya da toplum için de sonun başlangıcıdır. Çünkü bu durum dogmatik düşünce modelinin güçlenmesini sağlar. Düşünce de anlama da bilgi üretimi de askıya alınmış olur.
Öte yandan aynı bilgi bakış açısına ya da kişiye göre aynı anda farklı bilgi düzeylerinde olabilir. Evinizin adresi sizin için sıradan bir veridir ancak yıllardır sizi aramakta olan kadim bir dostunuz için çok değerli bir enformasyondur.
Veri, enformasyon ve bilgi seviyeleri aslında geçmişle ilgilidir. Ancak bilgelik gelecekle irtibatlandırılabilir. Bu çerçevede bireyin ya da toplumun kendisine nasıl bir gelecek çizmek istediğini, arzusunun, muradının, ülküsünün ne olduğunu ve bunu gerçekleştirme potansiyelini sahip olduğu bilgelik düzeyine göre değerlendirmek yanlış olmasa gerek.
O nedenle bireyin de toplumun da bilgeliğini sınırlı tutmak gelecekte o birey ya da toplumun daha az etkin olmasına neden olacaktır. Bilgi ve potansiyel bilgelik seviyesi düşük olan birey ya da toplumun yanında onları o halde tutanlar “kurtarıcı” olarak belirir. Robotlaşan birey (ya da toplum) bu sahte kurtarıcılar ne derse onu yapar hale gelir. Alternatif üretemez. Bu karamsar tabloyu yıkmanın tek yolu ise bilgidir; bilgeliktir.
Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1194) - Ooof Off Line Köşesi - 05 02 2010
1 yorum:
''Göz; dağın arkasındakini görmek
Akıl, olacağı önceden bilmektir''
Bırakın bunları, gözümüze sokulan gerçekleri göremeyen bir toplum haline geldik.Saygılarımla...
Hülya Rüveyda Karasu
Yorum Gönder