Microsoft’un İngiltere’deki bir araştırma laboratuarının geçtiğimiz haftalarda yayınladığı 2020 Yılı Bilimine Doğru başlıklı araştırması, gelecek yıllarda bilişim teknolojilerinin bilime ne şekilde katkıda bulunacağı konusunda bazı temel ipuçlarını sunması açısından ilgi çekti.
Buna göre artık bilişim teknolojisi bilime sadece yardımcı olmanın ötesine geçebilecek. Bazı bilimsel çalışmaları insan dahli olmadan gerçekleştirebilecek, verileri kıyaslayabilecek, bilgi üretecek ve karar verebilecek.
Bu konudaki temel itici unsur da mevcut bilgisayar altyapılarından farklı özelliklere sahip olacak kuantum bilgisayarları. Her ne kadar görünürde kuantum bilgisayarlarının evlerimizdeki PC’lerin yerini alması beklenmiyorsa da çok daha güçlü günümüz (sunucu ya da süper) bilgisayarlarının yerini alması ve onlardan kat kat hızlı çalışması söz konusu.
Bu bana 1975 yapımı James Caan’ın başrolde oynadığı Rollerball (Ölüm Pateni) filminden bir sahneyi anımsattı. 2018 yılında geçen filmin bir sahnesinde Caan, İsivçre’de bir bilgisayar merkezine gidip, burada dünyanın tüm bilgilerini saklayan ve işleyen bilgisayara cevabını merak ettiği bir soruyu soruyor (herşeyin ardında yer alan, dünyayı yöneten şirkette karar alma mekanizması nasıldır?)
Bilgisayardan çok akvaryuma benzeyen ve sözlü iletişim kurulan bilgisayar bu soruya cevap vermeyerek laboratuarın yöneticisi sıradışı adamı da çileden çıkarıyor (adam bilgisayar uslansın da cevap versin diye cihaza eliyle ve ayağıyla vuruyor).
Acaba geleceğin kuantum bilgisayarları da böyle mi olacak? Kararlı olmaktan ziyade kararsız olma eğilimindeki durumlarla ilgili çalışmaların bildiğimiz anlamda kararlı düzenek üzerine kurulu bilgisayarlarda çözümlenmeye çalışılması yerine, kuantum bilgisayarlarında çözülmesi daha mı pratik sonuçlar üretecek?
Kuantum bilgisayarlarında, mevcut bilgisayarlardaki gibi birler ve sıfırlar olmayacak. Onun yerine benzer işlevi gören qubitler olacak. Bunlar bir atom ya da iyonun duruma göre farklılık gösterebileceğinden mevcut bilgisayarlardan çok daha hızlı “çalışabilecekler”.
Ancak kuantum modelindeki kararsızlık ya da sürekli hal değiştirme durumu, hata oranının yüksek olmasına neden olabilecek. Bunun için de özel hata düzeltici sistemler geliştirilmekte.
Ben şahsen her ne kadar başlangıçta özel amaçlar için çalıştırılmak üzere geliştirilecek olsalar da bu yüzyıl bitmeden herkesin kullandığı bilgisayarların bu tür teknoloji düzeyine ulaşacağına inanıyorum.
Bu kaçınılmaz.
Tıpkı çevremizdeki tüm kaotik olayları, belli bir kısmını ihmal ederek, onları kararlı sistemlermiş gibi varsaydığımız gibi, bilgisayarlardaki mevcut bir-sıfır düzeneğinin de zorlama bir kararlılık olduğuna inanıyorum. Bu dünyanın doğasına uygun değil. Daha ziyade doğasında kaotik hal olan bir sistem çevremizdeki kültüre, doğaya, dünyaya (ve bunlarla ilgili sorunları çözmeye) daha uygun.
Sorun daha ziyade adım adım ilerlemekte olan günümüz bilim ve bilişim teknolojilerinin bunu henüz keşfetme düzeyine gelmemiş olması.
Bazı Sümer tabletlerinde, tartışmalı da olsa, yer alan resimlerden yola çıkarak, Sümerlerin binlerce yıl önce, Mezopotamya’da, yani önemli bir kısmı şu an Türkiye toprakları içinde olan bölgede, içinde yakıt olarak hava bulunan uçan cihazları kullandığına dair ipuçları var.
Biz de şu an doğal olarak en ucuz ve en kolay sistemi kullanıyor ve fosil tabanlı yakıtları baz alan cihazlar üretiyoruz. Zaman gelecek fosil tabanlı enerji kaynakları mutlak olarak tükenmeye başladığında yeni çözümler bulacağız.
Tıpkı milyonlarca yıl sonra yok olacak güneş sahneden çekilmeden önce insanoğlunun Samanyolu’nu çoktan terk etmiş olacağı gibi.
Buna göre artık bilişim teknolojisi bilime sadece yardımcı olmanın ötesine geçebilecek. Bazı bilimsel çalışmaları insan dahli olmadan gerçekleştirebilecek, verileri kıyaslayabilecek, bilgi üretecek ve karar verebilecek.
Bu konudaki temel itici unsur da mevcut bilgisayar altyapılarından farklı özelliklere sahip olacak kuantum bilgisayarları. Her ne kadar görünürde kuantum bilgisayarlarının evlerimizdeki PC’lerin yerini alması beklenmiyorsa da çok daha güçlü günümüz (sunucu ya da süper) bilgisayarlarının yerini alması ve onlardan kat kat hızlı çalışması söz konusu.
Bu bana 1975 yapımı James Caan’ın başrolde oynadığı Rollerball (Ölüm Pateni) filminden bir sahneyi anımsattı. 2018 yılında geçen filmin bir sahnesinde Caan, İsivçre’de bir bilgisayar merkezine gidip, burada dünyanın tüm bilgilerini saklayan ve işleyen bilgisayara cevabını merak ettiği bir soruyu soruyor (herşeyin ardında yer alan, dünyayı yöneten şirkette karar alma mekanizması nasıldır?)
Bilgisayardan çok akvaryuma benzeyen ve sözlü iletişim kurulan bilgisayar bu soruya cevap vermeyerek laboratuarın yöneticisi sıradışı adamı da çileden çıkarıyor (adam bilgisayar uslansın da cevap versin diye cihaza eliyle ve ayağıyla vuruyor).
Acaba geleceğin kuantum bilgisayarları da böyle mi olacak? Kararlı olmaktan ziyade kararsız olma eğilimindeki durumlarla ilgili çalışmaların bildiğimiz anlamda kararlı düzenek üzerine kurulu bilgisayarlarda çözümlenmeye çalışılması yerine, kuantum bilgisayarlarında çözülmesi daha mı pratik sonuçlar üretecek?
Kuantum bilgisayarlarında, mevcut bilgisayarlardaki gibi birler ve sıfırlar olmayacak. Onun yerine benzer işlevi gören qubitler olacak. Bunlar bir atom ya da iyonun duruma göre farklılık gösterebileceğinden mevcut bilgisayarlardan çok daha hızlı “çalışabilecekler”.
Ancak kuantum modelindeki kararsızlık ya da sürekli hal değiştirme durumu, hata oranının yüksek olmasına neden olabilecek. Bunun için de özel hata düzeltici sistemler geliştirilmekte.
Ben şahsen her ne kadar başlangıçta özel amaçlar için çalıştırılmak üzere geliştirilecek olsalar da bu yüzyıl bitmeden herkesin kullandığı bilgisayarların bu tür teknoloji düzeyine ulaşacağına inanıyorum.
Bu kaçınılmaz.
Tıpkı çevremizdeki tüm kaotik olayları, belli bir kısmını ihmal ederek, onları kararlı sistemlermiş gibi varsaydığımız gibi, bilgisayarlardaki mevcut bir-sıfır düzeneğinin de zorlama bir kararlılık olduğuna inanıyorum. Bu dünyanın doğasına uygun değil. Daha ziyade doğasında kaotik hal olan bir sistem çevremizdeki kültüre, doğaya, dünyaya (ve bunlarla ilgili sorunları çözmeye) daha uygun.
Sorun daha ziyade adım adım ilerlemekte olan günümüz bilim ve bilişim teknolojilerinin bunu henüz keşfetme düzeyine gelmemiş olması.
Bazı Sümer tabletlerinde, tartışmalı da olsa, yer alan resimlerden yola çıkarak, Sümerlerin binlerce yıl önce, Mezopotamya’da, yani önemli bir kısmı şu an Türkiye toprakları içinde olan bölgede, içinde yakıt olarak hava bulunan uçan cihazları kullandığına dair ipuçları var.
Biz de şu an doğal olarak en ucuz ve en kolay sistemi kullanıyor ve fosil tabanlı yakıtları baz alan cihazlar üretiyoruz. Zaman gelecek fosil tabanlı enerji kaynakları mutlak olarak tükenmeye başladığında yeni çözümler bulacağız.
Tıpkı milyonlarca yıl sonra yok olacak güneş sahneden çekilmeden önce insanoğlunun Samanyolu’nu çoktan terk etmiş olacağı gibi.
Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik Eki'nde yayınlanmıştır (22 04 2006)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder