Salı, Mayıs 23, 2006

SANAL ŞANS OYUNLARI ve HALİMİZ


Las Vegas’ta başrolde doğal olarak şans oyunları vardır. Bunu eğlenceler, şovlar izler. Amsterdam’da ise şehrin göbeğinde oldukları halde casinoları bulmanız, görmeniz, oyun oynamanız çaba gerektirir.

Internetin evlere girmesiyle birlikte, evlere öteki herşeyle birlikte şans oyunları da girdi. Daha ziyade öteki şeylerle birlikte, oyun oynayabilme “imkanı” da. Oynayıp oynamamak kişiye (ve mali gücüne) kalmış.

Bir yanda tahmin siteleri var diğer yanda ise casinolarda oynanan oyunların sanal versiyonlarını sunan web siteleri.

Her zamanki gibi burada da kamusal düzenlemeler realitenin arkasından geliyor. Hal böyle olunca da ortaya resmi bir düzenleme çıkana kadar pratikte olan oluyor.

Neyi nasıl yapmayı bir kenara bırakırsak, öncelikle konunun özüne bakmakta fayda var. Konunun özünde evin içinde kaplumbağa hızında yetiştirdiğimiz nesiller ile evin dışındaki yaşamın hızı arasında bir çelişki var.

Bir başka deyişle açık toplum olmak, kağıt üzerinde kabul etmekle olabilecek bir şey değil (ya da reddetmekle). Önemli olan onun getireceği şeyleri idrak edebilecek, ondan olumlu anlamda istifade edebilecek kuşaklar yetiştirebilmek.

Görünen o ki biz ülkemizde bu kuşakları yetiştirmek yerine bu talepleri yetiştiriyoruz. Nesilleri sürekli baskı ya da dar sınırlar içinde tutarak, belki de gereğinden fazla bir talep etme hali yaratıyoruz. Başta böyle bir sınırla karşılaşmasaydı bu kadar talepkar olmazdı durumunda olacak bireyler yerine artık herşeyi talep eden insanlar olduk.

Herşeyi talep edince de bu taleplerin ne kadarı demokrasi ile bağdaşıyor, ne kadar ülkemizin kültürüne, geleneklerine, deneyimine paralel, bu boyutlar gözardı ediliyor.

Tıpkı magazin programlarının sunduğu yaşamın sanki tüm ülkede yaşandığı yanılsaması gibi, ortaya çıkan bu durumda da sanki talep edilen herşey demokrasi, özgürlük kapsamında arz edilebilecek kavramlarmış gibi bir yanlış-algılama yerleşti topluma.

Globalleşme sadece ekonomik anlamda kendini hissettirmiyor. Yaşamın her alanında globalleşme söz konusu. Bunu yaratan, buna hızlıca adapte olan azınlıkların yanında adaptasyonu uzun zaman alan bir çoğunluk var. Teknolojik gelişmeler açısından bakıldığında buna Dijital Uçurum adı verildi bile. Artık sadece gelir uçurumundan bahsetmeyeceğiz, dijitalleşme açısında da toplum içinde bir uçurumdan bahsediyor olacağız. Tabi aradaki irtifa farkında kimlerin nerede yer alacağını tahmin etmek zor değil.

Burada doğal olarak eğitim sistemine büyük iş düşüyor. Artık yetişmekte olan genç beyinleri muhakeme yapabilme yeteneği ile güçlendirmemiz gerek. Nedeni basit? Sokaktaki (dünyanın tüm sokaklarındaki) yaşam konvansiyonel eğitim modeliyle verebileceğimiz deneyim-tabanlı, ben-senden-dahi-iyi-bilirim-senin-için-iyi-olan-şeyi merkezli modelleri çırak çıkarmaya başladı bile.

Bu açıdan baktığımızda bir kaç tık ile karşımıza gelecek bir şans oyunları sitesi oturma odasındaki bilgisayarın ekranındayken ne yapabiliriz? Anne baba olarak? Eğitim kurumları olarak? Devlet olarak?

Öncelikle artık her koyunun kendi bacağından asıldığı (kaçınılmaz) realitesini kabul edelim; onu hazmedelim. Bu her ne kadar sosyal devletin ölümün tesciliyse de pratikte olan bu.

Yetişmekte olan nesilleri, ne ile karşılaşacağına hazırlayabilmemiz gerek. Aksi taktirde popüler olan bir TV dizisi okulları çetecik yuvalarına dönüştürür, birkaç magazin programı gençlerin yoldan çıkmasına neden olur.

İçimizde herşeyi yapma nedeni varken bunun nedeni olarak kendimizden başka herşeyi sebep olarak göstermek de eğitim düzeyimizle ilgili bir şey. Tebaa zihniyetindeki eğitim modeli doğal olarak kendi-başına-karar-alma-yetisinden-yoksun yığınlar üretiyor.

Şimdi gelin de internetin evin içine soktuğu her türlü olumsuzluğa karşı kendinizi sorumlu hissedin. Ne gereği var. Zamanında bunu ülkeye kim soktuysa suçlu onlar. Tıpkı, sınıf arkadaşını bıçaklayan liselinin sebep olarak mafya dizilerinden etkilendiğini göstermesi gibi.

Sürekli ortaya çıkan sorunlara konsantre oluyoruz da merak ediyorum acaba bu sorunları yarın ortadan kaldırmaya yönelecek ne tür yatırımlar yapıyoruz?

Kesin olan bir şey var; konuya bu açıdan bakmamak için hepimizin (sebepsiz) o kadar çok nedeni var ki...

Cumhuriyet Gazetesi Bilim Teknik Eki'nde yayınlanmıştır (06 05 2006)

Hiç yorum yok: