Pazartesi, Mart 31, 2008

304 KEZ TÜRBAN, 166 KEZ DİN


Temsili demokrasi modelinin gerek kamu gerekse de medya gibi kamu harici alanlarda kaynak ile birey arasına yerleştirmiş olduğu ara katman olgusu 21. yüzyılda internet gibi lojistik altyapılar sayesinde sahip olduğu önemi yitirmeye başladı. Nihai mertebede bu belki de devletin kendisinin de ortadan kalkmasına neden olacak.


Benzer bir olay tam on sene önce 1998’de yaşanmıştı. ABD’de Savcı Starr’ın Bill Clinton Monica Lewinski ilişkisiyle ilgili iddianamesini dünya ilk olarak internet üzerinden öğrenmişti. Başsavcının AKP’nin kapatılmasıyla ilgili hazırlamış olduğu iddianame de Anayasa Mahkemesi üyelerine resmi kanaldan ulaşmadan önce tam metin olarak internette yayınlandı.

Kim sızdırdı, neden sızdırdı bir yana; iddianamenin bu şekilde servis edilmesi ilginç sonuçlar da doğurdu. Örneğin Hürriyet Gazetesi’nden Yılmaz Özdil, 19 Mart 2008 günkü yazısında ilginç istatistikler vermiş. Sanırım iddianamenin bilgisayarda yazılmış hali elde olmadan bu tür istatistikleri çıkarmak imkansız olmasa da çok zaman alıcı bir şey olurdu.

Özdil’e göre örneğin iddianamede imam kelimesi 54 yerde geçiyor. Şeriat kelimesi 70 yerde. Atatürk 45 yerde, türban 304, din 166, demokrasi ise 80 küsur yerde.

Bu tür istatistiklere gelmeden bile iddianamenin tam metin olarak dileyen herkesin erişebileceği, hem de kolayca erişebileceği bir yerde olması, öncelikle açık toplum olma yolunda katedilmiş önemli bir aşamadır.

Bunun temel bir nedeni var. Günümüzde medyanın ne kadar tarafsız, ne kadar temiz olduğu sadece bizim ülkemizde değil dünyanın hemen her ülkesinde tartışılmakta. Bu türden medyaya bomba gibi düşen bir konu hakkında kamuoyunun edineceği bilgi medyadaki gazetecilerin yorumlarına bağlı olursa (köşe yazarları ile sınırlı değil haberi yapan, yazan muhabirler bile aslında ister istemez kişisel yorumlarını işin içine katarak metni oluşturuyor) kamuoyunun yönlendirilmesi de çok daha kolay olabiliyor.

Bu denli ciddi bir konuda iddianamenin kendisini okumadan, medyada çıkan yorumlara göre hareket etmeye (ister istemez) yönlendirilen kamuoyu çok daha bilinçli hareket etmeli ve iddianameyi şahsen edinmeli, okumalı ve değerlendirmelidir. Bilgi toplumu olmak bunu gerektirir.

Bugün kamuoyunda azınmsanmayacak bir grup, medya gibi bu tür konularda aracı durumunda bir rol üstlenenlerin sorumluluklarını göz göre göre suistimal etmeyeceklerini varsaymaktalar. Bu varsayım ne kadar sağlıklı verilere dayanıyor ne kadar bu varsayımda bulunanların tembellikleri ya da uyuşturulmuşlukları, kandırılmışlıklarıyla ilgili?

Hele bir de işin içine “Pardon dizgi hatası yapmışız, yanlış anlamışız” türünde özürler girdikten sonra simsiyahlıktan bahseden bir konuyu bembeyazlıktan bahseden bir haber haline getirmek medya için bugün hiç de zor değildir.

Benzer bir durum özellikle AB ile ya da IMF ile olan ilişkiler çerçevesinde üretilen raporlarda da var. Hatta burada fazladan bir sorun daha bulunuyor. O da raporun orijinal dilinden Türkçe’ye çevrilmesi sırasında seçilen kelimelerin ya da yapılan tercümelerin ne kadar doğru olduğuyla ilgili. Yabancı dil bilen bireylerin bu tür raporları orijinal metninden okuması bu çerçevede çok büyük önem kazanmakta.

Temsili demokrasi modelinin gerek kamu gerekse de medya gibi kamu harici alanlarda kaynak ile birey arasına yerleştirmiş olduğu ara katman olgusu 21. yüzyılda internet gibi lojistik altyapılar sayesinde sahip olduğu önemi yitirmeye başladı. Nihai mertebede bu belki de devletin kendisinin de ortadan kalkmasına neden olacak.

Yeryüzü kültüründeki değişim, dönüşüm belki de devlet olgusunu gereksiz bir katman haline getirecek. İşin ilginci bunu ilk keşfedenlerin bu dönüşümü yönlendirmekte ve kendi istekleri doğrultusunda kullanmakta oldukları. Bugün birisi devlete gerek yok dediğinde herkesin aklına ulus devlete gerek yok mesajını toplumların bilinçaltına yerleştiren globalist model geliyor.

Oysa devletin fazlalık haline gelmesiyle ulus devletin globalizm adına ortadan kaldırılması bambaşka iki olgudur. Öteki her alanda olduğu gibi burada da olguyu ilk sahiplenen onu kendi ideolojisiyle özdeşleştiriyor. Tüm bu yanlış yorumlamaların, yanlış anlamaların temelinde ise bireylerin bilgiyi direkt kaynağından edinmek yerine araya yerleştirilmiş olan aracılar vasıtasıyla edinme modelinin suistimal edilmesi, çatırdaması yer alıyor.

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 28 03 2008

Hiç yorum yok: