Dijital yerliler bilginin sıvı halini yaşıyor; şeffaf dogma kalıpları içinde kirlendikçe onları döküp temiziyle yeniden doldurabiliyor. Bilginin katı halini yaşan dijital göçmenler için dogma kalıbı ile katılaşmış bilgi olan dogmatik düşünce aynı şey. Onu oradan çıkarıp atması ve yerine yeni ve daha temizini yerleştirmesi ne yazık ki çok zor.
Sonuçta tüm dünya bir kez daha Türk’ün dediğine geliyor. Önce matbaayı sınırlarından içeri yüzyıllarca sokmadığı için sonra da atalarından devraldığı bu mirası kitap okumama şeklinde sürdürdüğü için suçlanan, eleştirilen Türk insanı meğer 21. yüzyılın bilgi çağını daha o yıllarda görmüş de ondan dolayı böyle davranıyormuş.
Internetin, özellikle de webin son onbeş yılda dünya sathında yayılması, dünyada okuma alışkanlıklarını da değiştirmeye başladı. Yapılan araştırmalarda insanların artık uzun makale ya da kitapları okuyamadıkları, konsantrasyonlarının giderek çok daha kısa sürede dağılmaya başladığı tespit ediliyor.
Dijital Kültür’ün dünyaya nüfuz etmesiyle birlikte gündeme Dijital Yerli ve Dijital Göçmen olguları geldi. Dijital Yerli; dijital kültürün içine doğmuş gençler ya da çocuklar. Bugün en yaşlıları üniversite çağındalar. Dijital yerliler doğduğunda evlerinde bilgisayar vardı, cep telefonu vardı. Dolayısıyla onlar için bilgisayar, internet, cep telefonu, dijital iletişim, dijital kültür adapte olunması gereken bir engel değil.
Ancak dijital yerlilerin ebeveyni ya da daha yaşlı akrabaları durumunda olanlar için bu olgular gerçekten de “mertlik bozan tüfek” statüsünde, ortaya sonradan çıkan şeyler. Ancak boynuz kulağı öyle bir geçti ki dün yeni dünyalar yaratan bu insanlar, bugün yaratmış oldukları o yeni dünyalara adapte olmakta zorluk çeken birer dijital göçmen durumuna düştüler.
Ne paradoks! Bugün dijital göçmen statüsüne giren yirmili yaşlardan büyük ötekiler, son kırk yıllarını aslında bugün dijital kültür denilen olgunun altyapısını, donanımını, yazılımını, haberleşmesini icat etmekle geçirdiler. Interneti, webi, epostayı, chatleşmeyi, cep telefonunu, SMS ile haberleşmeyi icat eden kuşaklar, bugünün dijital yerlileri (kendi çocukları ya da torunları) tarafından ikinci sınıf vatandaş olarak sınıflandırılıyor. Evinde teknoloji bilgisizliği nedeniyle çocuğundan ya da torunundan fırça yememiş bir ebeveyn var mı?
İşte bu yeni dijital dünyanın temel ögelerinden birisi de webin ortaya çıkmasıyla kendini gösteren hiper-metin (hypertext) olgusu. Hiper-metin, metnin içine bir yandan her türlü (görsel, işitsel) ögenin girmesini sağlamakta ve metni sadece kelime ve tümcelerle sınırlamamakta; diğer yandan ise metnin statik ve yukarıdan aşağıya doğru sabit bir yönde ilerlemesi olgusunu yerle bir etmektedir.
Bugün bir web sitesini açıp da bir paragraf okurken, linklenmiş bir kelimeyi tıklayarak bambaşka bir sayfaya geçebilir ve bambaşka bir metni okurken bulabilirsiniz kendinizi. Ya da metnin altına eklenmiş link sizi bir video klibine götürebilir; o video klibinin altında ise o kliple benzer özellikler içeren başka klipler bulabilir ve o kliplerin sayfalarına yelken açabilirsiniz.
Nerede kaldı yukarıdan aşağıya okuma?
Evet sınıfta kaldı. Artık kimse uzun uzun metinleri, yukarıdan aşağıya doğru okumak istemiyor. Onun yerine araya girmiş bir videoyu izlemeyi, bir resme bakmayı, belki o görsel malzemenin anımsatacağı başka bir şeyi yapmak üzere başka bir web sayfasına dallanmayı tercih ediyor. İşin ilginci dijital yerliler için bu çok doğal bir “okuma” serüveniyken benim gibi dijital göçmenler için konsantrasyonun yok olmasına neden olan tek ve en büyük tehlike nedeni.
Dijital yerliler bilginin hızlı bir şekilde aynı anda birden fazla çoklu ortamdan ekranına gelmesini tercih ederken, dijital göçmenler bilginin yavaş ve kontrollü bir şekilde ve sınırlı kaynaklardan akmasını bekliyor. Hal böyle olunca göçmenler için internet güvenilirlikten uzak bir bilgi kirliliği.
Biz göçmenlerin zihni bugün, gündelik hayatımızda pek de işe yaramayan, ama güvenilir ve doğru pek çok bilgi ile dolu. Yerlilerin sahip olduğu bilgi ise belki bizimki kadar temiz ve doğru değil ama pratik yaşamlarına derhal kanalize edebildikleri bilgiler bunlar ve doğrusu yeri geldiğinde kirli olanı temiziyle değiştirme konusunda çok yetenekliler.
Dijital yerliler bilginin sıvı halini yaşıyor; şeffaf dogma kalıpları içinde kirlendikçe onları döküp temiziyle yeniden doldurabiliyor. Bilginin katı halini yaşan dijital göçmenler için dogma kalıbı ile katılaşmış bilgi olan dogmatik düşünce aynı şey. Onu oradan çıkarıp atması ve yerine yeni ve daha temizini yerleştirmesi ne yazık ki çok zor.
Sonuçta tüm dünya bir kez daha Türk’ün dediğine geliyor. Önce matbaayı sınırlarından içeri yüzyıllarca sokmadığı için sonra da atalarından devraldığı bu mirası kitap okumama şeklinde sürdürdüğü için suçlanan, eleştirilen Türk insanı meğer 21. yüzyılın bilgi çağını daha o yıllarda görmüş de ondan dolayı böyle davranıyormuş.
Internetin, özellikle de webin son onbeş yılda dünya sathında yayılması, dünyada okuma alışkanlıklarını da değiştirmeye başladı. Yapılan araştırmalarda insanların artık uzun makale ya da kitapları okuyamadıkları, konsantrasyonlarının giderek çok daha kısa sürede dağılmaya başladığı tespit ediliyor.
Dijital Kültür’ün dünyaya nüfuz etmesiyle birlikte gündeme Dijital Yerli ve Dijital Göçmen olguları geldi. Dijital Yerli; dijital kültürün içine doğmuş gençler ya da çocuklar. Bugün en yaşlıları üniversite çağındalar. Dijital yerliler doğduğunda evlerinde bilgisayar vardı, cep telefonu vardı. Dolayısıyla onlar için bilgisayar, internet, cep telefonu, dijital iletişim, dijital kültür adapte olunması gereken bir engel değil.
Ancak dijital yerlilerin ebeveyni ya da daha yaşlı akrabaları durumunda olanlar için bu olgular gerçekten de “mertlik bozan tüfek” statüsünde, ortaya sonradan çıkan şeyler. Ancak boynuz kulağı öyle bir geçti ki dün yeni dünyalar yaratan bu insanlar, bugün yaratmış oldukları o yeni dünyalara adapte olmakta zorluk çeken birer dijital göçmen durumuna düştüler.
Ne paradoks! Bugün dijital göçmen statüsüne giren yirmili yaşlardan büyük ötekiler, son kırk yıllarını aslında bugün dijital kültür denilen olgunun altyapısını, donanımını, yazılımını, haberleşmesini icat etmekle geçirdiler. Interneti, webi, epostayı, chatleşmeyi, cep telefonunu, SMS ile haberleşmeyi icat eden kuşaklar, bugünün dijital yerlileri (kendi çocukları ya da torunları) tarafından ikinci sınıf vatandaş olarak sınıflandırılıyor. Evinde teknoloji bilgisizliği nedeniyle çocuğundan ya da torunundan fırça yememiş bir ebeveyn var mı?
İşte bu yeni dijital dünyanın temel ögelerinden birisi de webin ortaya çıkmasıyla kendini gösteren hiper-metin (hypertext) olgusu. Hiper-metin, metnin içine bir yandan her türlü (görsel, işitsel) ögenin girmesini sağlamakta ve metni sadece kelime ve tümcelerle sınırlamamakta; diğer yandan ise metnin statik ve yukarıdan aşağıya doğru sabit bir yönde ilerlemesi olgusunu yerle bir etmektedir.
Bugün bir web sitesini açıp da bir paragraf okurken, linklenmiş bir kelimeyi tıklayarak bambaşka bir sayfaya geçebilir ve bambaşka bir metni okurken bulabilirsiniz kendinizi. Ya da metnin altına eklenmiş link sizi bir video klibine götürebilir; o video klibinin altında ise o kliple benzer özellikler içeren başka klipler bulabilir ve o kliplerin sayfalarına yelken açabilirsiniz.
Nerede kaldı yukarıdan aşağıya okuma?
Evet sınıfta kaldı. Artık kimse uzun uzun metinleri, yukarıdan aşağıya doğru okumak istemiyor. Onun yerine araya girmiş bir videoyu izlemeyi, bir resme bakmayı, belki o görsel malzemenin anımsatacağı başka bir şeyi yapmak üzere başka bir web sayfasına dallanmayı tercih ediyor. İşin ilginci dijital yerliler için bu çok doğal bir “okuma” serüveniyken benim gibi dijital göçmenler için konsantrasyonun yok olmasına neden olan tek ve en büyük tehlike nedeni.
Dijital yerliler bilginin hızlı bir şekilde aynı anda birden fazla çoklu ortamdan ekranına gelmesini tercih ederken, dijital göçmenler bilginin yavaş ve kontrollü bir şekilde ve sınırlı kaynaklardan akmasını bekliyor. Hal böyle olunca göçmenler için internet güvenilirlikten uzak bir bilgi kirliliği.
Biz göçmenlerin zihni bugün, gündelik hayatımızda pek de işe yaramayan, ama güvenilir ve doğru pek çok bilgi ile dolu. Yerlilerin sahip olduğu bilgi ise belki bizimki kadar temiz ve doğru değil ama pratik yaşamlarına derhal kanalize edebildikleri bilgiler bunlar ve doğrusu yeri geldiğinde kirli olanı temiziyle değiştirme konusunda çok yetenekliler.
Dijital yerliler bilginin sıvı halini yaşıyor; şeffaf dogma kalıpları içinde kirlendikçe onları döküp temiziyle yeniden doldurabiliyor. Bilginin katı halini yaşan dijital göçmenler için dogma kalıbı ile katılaşmış bilgi olan dogmatik düşünce aynı şey. Onu oradan çıkarıp atması ve yerine yeni ve daha temizini yerleştirmesi ne yazık ki çok zor.
Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 03 10 2008
1 yorum:
"Abla" da göçmendir, dijitalde eğretidir; bilgi onun için jöle kıvamındaysa da, yapışkandır, kabı terketmeye direnir!
Yorum Gönder