Çarşamba, Şubat 18, 2009

YOLA ÇIKMA ZAMANI


Bilgi tabanlı ve dijital altyapılarla desteklenen bir toplumsal yaşam ve kültür; yeniliklerin her zamankinden çok daha hızlı bir şekilde yapılmasının da sözünü veriyor. Bunun da temelinde yeniliği icat edenin her yerden gelebilme imkanının sağlanmış olması yatmaktadır.


Obama’nın başkan olması global anlamda pek çok şeyin değişmesini de beraberinde getirecek. Bir açıdan bakıldığında değişen hiçbir şey olmayacakken bir başka açıdan bakıldığında çok dramatik değişikliklerin kapının hemen dışında beklemekte olduğunu düşünmek hiç de yersiz olmayacaktır. Zaten Obama’nın başkanlık kampanyası boyunca temel aldığı kavram “Değişim” idi.

Global teknoloji sektörü son sekiz senedir, 90lı yıllarda ne ekebildiyse onları biçti. Biçerken de bir yandan pek çok engelle karşılaştı diğer yanda ise akıllara durgunluk veren yenilikleri yapmaya, icat etmeye fırsat bulamadı.

Bu sekiz yıllık duraklama devri Silikon Vadisi merkezli teknoloji dünyasını çok ciddi anlamda bir tembelliğe ve motivasyon kaybına sürükledi. Şimdi bu ruh halinden sıyrılıp yeni bir atılım yapma zamanı.

Ancak bu nasıl olacak? Web 2.0 olarak ortaya atılan ve kabaca içeriğin kullanıcı tarafından oluşturulduğu teknoloji fraksiyonu, ciddi anlamda bir başarı hikayesi yaratamadan tarihteki yerini almak üzere. Açıkçası bu pek de şaşırılacak bir durum değil. Çünkü Web 2.0 teknolojik bir icattan ziyade sosyal bir olgu idi.

Bu türden bir sosyal patlamanın yaşanması ise aslında sokaktaki hayatın bireyler üzerinde oluşturduğu ekstra baskının dışa vurumu olarak yorumlanabilir. Bir tür etki-tepki süreci. 11 Eylül ile başlayan son viraj Eylül 2008’den itibaren tüm dünyayı saran ekonomik kriz ile tamamlanmıştır.

Sürecin tamamlanması “yeni bir şeyler söylemek zamanı” stratejisini uygulayacaklarını ilan edenleri destekleyenler tarafından tescillendi. Şimdi başta K.Amerika olmak üzere tüm dünya bu söylemin eyleme nasıl geçirileceğini bekliyor. 20 Ocak’tan itibaren, yani Obama resmen başkanlık koltuğuna oturduktan sonra, eylemin neler olacağını, nasıl olacağını da göreceğiz.

Bilgi tabanlı ve dijital altyapılarla desteklenen bir toplumsal yaşam ve kültür; yeniliklerin her zamankinden çok daha hızlı bir şekilde yapılmasının da sözünü veriyor. Bunun da temelinde yeniliği icat edenin her yerden gelebilme imkanının sağlanmış olması yatmaktadır.

Teknolojinin başlangıçtaki aristokratik yapısı artık çözülmekte. Internet, dijital altyapılar, bilginin ışık hızında dünyanın her noktasına ulaşabilmesi aradaki sınıf farkını ortadan kaldırıyor. Bugün bir sonraki müthiş icadın Amerika’dan gelme olasılığı kadar Türkiye’den çıkma olasılığı da var. Ya da başka herhangi bir ülkeden.

Bu çerçevede ülkemizde biraz da AB mevzuatından dolayı araştırma geliştirme faaliyetlerine her zamankinden daha fazla kaynak ayrılmakta. Geriye kalan tek şey mucitlerin ortaya çıkıp, bu maddi imkanlardan da istifade ederek buluşlarını dünya piyasasına çıkarabilmesidir.

Elbette ki bu o kadar kolay bir süreç değil. Ancak artık imkansız da değil. İcat etmek yerine dışarıdan satın alma süreci ancak görünen gelecekte yeterince maddi imkanı olanlar için bir çözüm olabilir. Ancak bizim gibi içeriye ve dışarıya borçlu ülkelerde böyle bir yolu tercih etmek hoşgörülemez. Bu tıpkı öndeki aracı geçmek için onun arkasında, aynı şeritte seyretmeye benzer.

Böyle bir durumda ya gerçek niyet öndeki aracı geçmek değildir (amacımız bu borçlardan kurtulup, tam bağımsız bir ülke olabilmek değildir) ya da içinde bulunduğumuz yanlışın bilincinde değilizdir (taşıma suyla değirmenin arzu ettiğimiz şekilde döneceğini sanmaktayızdır).

Mevcut koşullar ne olursa olsun silkinip, kendi yolumuzu çizmemiz gerekiyor. Gerek Türkiye’nin gerekse de dünyanın çözüm beklediği pek çok sorun var. Dijital teknoloji daha henüz emekleme çağında; yapılacak çok şey var. Tıb alanında katedilen müthiş yola rağmen kanser, kalp hastalıkları gibi konularda sorunu kökten çözüp atacak sonuçlara hala ulaşılamadı.

Bir açıdan bakıldığında ülkemizin belki de son otuz ya da elli yılında birikerek gelen sorunlarına elbette ki bir gecede çözüm bulmak mümkün değil. Ama yola bu gece çıkmazsak hangi gece çıkacağız? Hangi yoldan gideceğimiz bile gün gibi ortadayken...

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 23 01 2009

Hiç yorum yok: