Pazartesi, Haziran 22, 2009

INTERNETİ TÜKETİRKEN


Bilgiye ulaşılan diğer araçlarda olduğu gibi internet de bilginin eğlenceli kısmına erişmek için kullanılmakta. Bir başka deyişle bugünün giderek cahilleşen toplumlarında bilgi üretilecek bir olgu olarak görülmekten ziyade tüketilecek bir olgu olarak algılanmakta.


Dünyada internet kullanımına yönelik ölçümler yapan comScore adlı firma Mayıs ayı içinde Türkiye ile ilgili bir rapor yayınladı. Buna göre Türkiye, internete erişen nüfus açısından Avrupa’da yedinci, Doğu Avrupa’da ise Rusya’dan sonra ikinci sırada.

Avrupa’da Türkiye’nin önündeki ülkeler ve erişen nüfusu sırasıyla şöyle: Almanya (40 milyon), İngiltere (36,8 milyon), Fransa (36,3 milyon), Rusya (31,3 milyon), İtalya (21,2 milyon), İspanya (18,6 milyon). Türkiye’den erişen kişi sayısı ise 17,7 milyon. Bu sayılar nisan ayı içinde yapılan ölçümleri baz almakta ve evden, işten erişimleri kapsamakta. Cep telefonlarından ya da halka açık yerlerden yapılan erişimler ölçüme dahil edilmemiş.

Raporda belirtilmemiş olsa da internete erişenlerin sayısını bu ülkelerin toplam nüfuslarıyla orantıladığımızda bu ülkelerdeki dijital uçurum oranlarını da elde etmiş oluruz. Buna göre oranlar şöyle: Almanya %51, İngiltere %39, Fransa %40, Rusya %78, İtalya %65, İspanya %59, Türkiye %75. Bir başka deyişle Türkiye’de şu an her dört kişiden üçünün internet okuryazarlığı yok.

Öte yandan internette harcanan zaman ve bir oturuşta toplam ziyaret edilen sayfa adedi istatistiklerine bakıldığında Türkiye 17 ülke içinde birinci sırada yer alıyor. Internete erişim imkanı olanlar ayda ortalama 32 saat internete erişiyor ve toplam ziyaret ettiği sayfa sayısı 3 binin üstünde. Oysa nüfus oranına göre birinci sırada yer alan Almanya’da bu figürler 22 saat ve 2 bin 600 sayfa düzeyinde.

Tabii bu durumda akla gelen bir sonraki soru Türkiye’den internete erişen bu 17 küsür milyon kişi günde ortalama bir saat içinde hangi sitelere ait ortalama yüz tane web sayfasına erişiyor? Yukarıda belirtilen istatistik içinde bu sorunun da cevabı var.

17 küsür milyon kişinin yüzde 90’ı Google’a ya da Google’a ait web sayfalarına erişiyor. Basit bir yorum yapmak gerekirse öncelikle bugün nereye gideyim diye araştırıyor sonra da bulduğu sitelere gidiyor. Bunu Microsoft siteleri izliyor. Erişenlerin yüzde 87’si Microsoft sitelerine gidiyor. Tabii burada teknik sorularına çözüm bulmak için diye yorumlamamak gerek. Bu nüfusun çok büyük kısmı MSN’e erişip chatleşmek amacında olduğundan böyle bir oran ortaya çıkıyor (rapor MSN diye haricen bir istatistik sunmamakta). Üçüncü sırada ise yüzde 72’lik bir oranla Facebook var.

Gerek ilk üç gerekse de onbeş web sitesinin verildiği toplam listeye bakıldığında internete erişenlerin büyük bir çoğunluğunun interneti eğlence amacıyla kullandığı ortaya çıkıyor. Internet ya dedikodunun dijital dünyadaki versiyonu olan chat yapmak için kullanılıyor ya Facebook gibi sosyal etkileşim ağına girerek arkadaşların gönderdiği videoları izlemek için ya da internet üzerinden dizi filmleri izlemek, dosya indirmek için.

Bu eğilimin sadece Türkiye’ye özgü olduğunu belirtmek doğru olmayacaktır. Bilgiye ulaşılan diğer araçlarda olduğu gibi internet de bilginin eğlenceli kısmına erişmek için kullanılmakta. Bir başka deyişle bugünün giderek cahilleşen toplumlarında bilgi üretilecek bir olgu olarak görülmekten ziyade tüketilecek bir olgu olarak algılanmakta.

Bilgi toplumu olgusu sadece bilgiyi tüketmeye yönelik bir kavram değil. Sanayi toplumlarının bir sonraki durağı olarak değerlendirilebilecek olan bilgi toplumunda doğru bilginin yanlıştan ayırt edilebilmesi, bilginin araştırılabilmesi, eldeki bilgileri baz alarak yeni bir bilgi üretilebilmesi gibi becerilerin de bireylere kazandırılmış olması gerekiyor. Ya da daha doğru bir ifadeyle bireylerin bu becerileri kazanmış olması.

Bilgiyi tüketiyor olmanın ne gibi bir mahsuru olabilir? Tüketenlerin o bilgiyi üretenlere bağımlı hale gelmesi! Bu bağımlılık ortaya iki sonuç çıkarır. Birincisi o bağımlılığı sürdürmek için kaynak harcamak ikincisi de üreticiler yarın o bilgi üretimini durdurduklarında ne yapılacağı?

Böyle bakınca tüketmek amacıyla interneti, gazeteyi, televizyonu kullanıyor olmak uyuşturucu madde bağımlılığına benziyor. Cepte para, satıcıda da mal olduğu sürece sorun yok. Film nasıl bitiyor biliyoruz; ya para tükeniyor ya da yaşam kayda değer bir şey üretmeden yitip gidiyor.

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 19 06 2009

1 yorum:

senbilirsinabla dedi ki...

Yazarın, "Filmin sonunda yaşamın kayda değer birşey üretmeden yitip gitmesi..." sözleri "abla"ya, yıllar önce bir kısa film ürettiklerinde, hocaları Hilmi Etikan'ın, her gün akılalmaz miktarlarda -bu tür- üretim yapıldığını hatırlatıp protesto etmek üzere, "filmimizi Taksim Meydanı'nda ateşe verelim" önerisini hatırlatır.
"Abla"nın, sonra izlediğinde yetersizliklerini gördüğü film, o ara, kendileri için o kadar değerlidir ki, "yakma önerisi" oybirliğiyle duymazdan gelinir.