Cuma, Haziran 27, 2008

DÜNYADAKİ BİREYLER BİRLEŞİYOR !


Blogosfer aslında tüm dünyayı koca bir köye çeviriyor. Fiziksel olarak bir araya gelme imkanları olmasa bile yüzlerce birey, ırk, din, dil ayrımı gözetmeden, sadece ortak paydalarda buluşarak, birbirleriyle etkileşim içine girebiliyorlar.


Hikaye Kevin Costner’in başrol oynadığı Field of Dreams (Düşler Tarlası) filmiyle başlıyor. Çiftçi Ray (K.Costner) bir gün gaipten kulağına şöyle bir şey fısıldandığını duyuyor: “Eğer inşa edersen, o gelecek”. (“if you build it, he will come”).

Bu slogan internetin ve webin ilk patladığı yıllarda derhal web dünyasına taşındı. If you build it they will come! Yani “Eğer [web siteni] inşa edersen, [internete bağlananlar siteni ziyarete] gelecekler”. Bu slogandaki temel mesaj herkesin, özellikle de her firmanın illa ki bir web sitesinin olması gerekliliğinin altını çizmekti. Çünkü o yıllarda (90lı yılların başı) firmalar hala “neden bir web sitem olsun ki?” diye interneti sorguluyorlardı.

Bugün web sitesine sahip olmak firmalar için artık bir tereddüt unsuru olmaktan çıktı. Ancak web sitesine sahip olma süreci bireylerde nispeten daha yavaş ilerledi. Bunun da temel nedeni web sitesi yapmak için bazı teknik bilgilere sahip olma zorunluluğu idi. Bu sıkıntı önce web üzerinde basit de olsa web sayfası oluşturma imkanı veren web siteleri sayesinde aşılmaya başladı.

Daha sonra da bu ilkel örneklerin gelişmiş hali olarak ortaya çıkan weblog (blog) yapısı bireylerin webi yeniden keşfetmesini sağladı. Ancak blogosferdeki dinamizm, yani çok hızlı ve kolay bir şekilde sayfa içeriğini değiştirme, ekleme imkanı sayesinde bireysel web diyebileceğimiz bloglar, web site içeriğini oluşturma nedenlerinde de ciddi bir değişikliğin yaşanmasına neden oldu.

Bugün hemen hiçbir firma kendi web sitesinde, şirkette olan biteni gün be gün web sitesine yansıtmıyor; buna en yakın içerikler ya HABERLER köşesi oluyor ya da ANKET türü etkileşimler.

Ancak bireylerin webini oluşturan blogosfer, bireyin her gün her dakika yaptıklarını dilediği şekilde webe taşıma imkanı getirdi. Internet adeta milyonlarca netizenin devasa bir günlüğü haline geldi.

Ancak yine de blogosferin bildiğimiz anlamda günlükten bir farkı var. O da okurların yazılanla ilgili görüş bildirebilmesi. Bir başka deyişle bireyler arasında bugün yeryüzünde her zamankindan daha yüksek düzeyde bir etkileşim söz konusu.

İletişim uzmanlarının bu konuda bilimsel araştırma yapmakta olup olmadığı bilmiyorum. Ancak görünen o ki internet bireyler arasındaki iletişimi, bildiğimiz haliyle iletişim sorunlarının tamamını olmasa bile önemli bir kısmını ortadan kaldırıyor ya da başka bir forma dönüştürüyor.

Örneğin iki bireyin fiziksel ortamda bir arada bulunmalarının yarattığı iletişimsizlik sorunu yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bireyler karşılarında gözlerini dikmiş insanların olmadığı ortamda, bu kişilerle (MSN, chat gibi imkanlarla senkron ya da eposta, blog yazılarına yorum ekleme vb gibi imkanlarla asenkron) çok daha kolay iletişim kurabilmekte. Düşüncelerini çok daha açık bir şekilde ifade edebilmekte.

Elbette ki bu tüm iletişim sorunlarının çözülmesi anlamına gelmemekte. Hatta belki de iletişimin bu yeni formu nedeniyle yeni kategoride sorunların ortaya çıkmasına da neden olabilecek. Ancak yaşanan bu değişimin paradigmasal bir sıçrama olduğunun da altını çizmek gerek.

Blogosfer (internetteki bloglar dünyası) 21. yüzyılın bireyinin tüm dünya ile kolayca iletişim içine girmesini sağlamakta. Bugün doğal olarak, “daha karşı dairedeki komşusunu tanımadığı” için bireyler eleştirilirken, bunun temelinde eski anlayışın, “eski paradigmanın” yer aldığını ve paradigmaların da zamanla değiştiğini unutuyoruz.

İçinde kırk elli ailenin yaşadığı apartmanlar her ne kadar o eski mahalle ortamını ortadan kaldırdıysa da insanlar arasındaki iletişimi ortadan kaldırmadı. Apartmanlarda yaşayan ailelerin yine dostları, arkadaşları var; birbirleriyle yine iletişim kurabiliyor; etkileşimde bulunabiliyorlar.

Blogosfer aslında tüm dünyayı koca bir köye çeviriyor. Fiziksel olarak bir araya gelme imkanları olmasa bile yüzlerce birey, ırk, din, dil ayrımı gözetmeden, sadece ortak paydalarda buluşarak, birbirleriyle etkileşim içine girebiliyorlar.

Sahi öteden beri de istenilen, arzu edilen bir şey değil miydi bu?

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 13 06 2008

Hiç yorum yok: