Biz boşuna “Internet Yaşamdır” diye yırtınıp duruyoruz. Bu mentaliteye göre internet olsa olsa çocuk oyuncağıdır. “Ciddi devlet meseleleri” söz konusu olduğu zaman internet gibi bir çocuk oyuncağına başvurmak işi ciddiyetinden uzaklaştırmaktadır.
AKP’nin 16.6.2008’de Anayasa Mahkemesi’ne sunmuş olduğu Esas Hakkındaki Cevaplar metninin 18. sayfası:
“Yargılama hukukunun temel ilkesi delillerden sonuca gitmek iken, partimiz hakkında açılan davada bu ilke tersine çevrilmiş görünmektedir. Önce dava açmaya karar verilmiş, daha sonra da bunun için delil toplanmıştır. Nitekim iddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumlarının büyük bir kısmı bunların yayınlanmasından yıllarca sonra internet yoluyla derlenmiştir. Bu nedenle bu dava adeta bir “google davası”dır. Başsavcı, çok sayıda haber ve yorumu dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak “google” arama motorundan arama yapmak suretiyle elde etmiştir. Örneğin, iddianamenin 10, 14, 29, 74, 93, 95, 97, 100 nolu eklerinde yer alan bazı deliller bunlardan sadece birkaçıdır. Bu şekilde internetten elde edilen gazete haber ve yorumlarının 2 Şubat 2008 Cumartesi ve 3 Şubat 2008 Pazar günleri indirildiği görülmektedir. Bu durum Başsavcılığın partimiz hakkında dava açabilmek için hafta sonu tatilinde bile yoğun bir mesai yaptığını göstermektedir.”
Bu metindeki bilgi düzeyi, bilgi derinliği ve konuyu yorumlama yaklaşımı çok düşündürücü. Öncelikle “google davası” nitelendirmesi ile verilmek istenen olumsuzluk, hafiflik mesajı karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum.
Eğer bu doğru bir nitelendirme ise biz boşuna “Internet Yaşamdır” diye yırtınıp duruyoruz. Bu mentaliteye göre internet olsa olsa çocuk oyuncağıdır. “Ciddi devlet meseleleri” söz konusu olduğu zaman internet gibi bir çocuk oyuncağına başvurmak işi ciddiyetinden uzaklaştırmaktadır.
Cumhuriyet Başsavcısı’nın Google’ı kullanma nedeni neymiş? Yıllar önce yayınlanmış gazete haberlerini bulup, kağıda basarak dava dosyasına koymak. Burada eleştirilen şey ne? Efendim eğer sen kapatma davası açacaktıysan, gazete haberlerini günü gününe takip etmeli ve elinde makasla bunları keserek güzelce arşivlemeli ve günü geldiğinde de dosyana koymalıydın. Yok eğer onun yerine hele bir de Cumartesi Pazar günleri oturup da Google’dan arama yaparak delil topladıysan vay haline!... (Buna karşılık Sayın Yalçınkaya “Velev ki...” diye başlayan bir cevap verse acaba ne diyecekler?).
Şimdi merak ediyorum tabii... Dünün gazeteleri makasla kesip kupürleri dava dosyasına delil olarak eklenmesiyle bugünün Google’dan arama yaparak bulunan kupürleri kağıda basıp dosyaya eklenmesi arasında içerik olarak ne fark var?
Eleştirilen şey davaya delil olarak eklenmiş bazı bilgilerin elde ediliş şekli. Yanlış anlaşılmasın, AKP kendi savunmasında bu delillerin gerçek dışı olduğunu filan savunmuyor. Bunların elde ediliş şeklini eleştiriyor.
Şimdi biz böyle mentaliteye sahip yürütme organlarımızın ülkemizde interneti en stratejik konulardan biri olarak algılayıp, ona göre yatırım yapmalarını mı bekleyeceğiz?
Bu tür durumlarda başvurulan bir yöntem var. Sanırım burada da o devreye girecektir. Şimdi bu savunma çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısı her açıdan eleştiri bombardımanına tutmak gerekiyor ya ele geçirilen her şey en ince detayına dek bu uğurda kullanılacaktır. Mesela internetten ulusal gazetelerimizin sanal arşivine ulaşarak daha önce yayınlanmış haber ya da makalelere ulaşmak çerçevesinde internet de bu yolda feda edilir.
Ertesi gün diyelim ki Türkiye’de internetin kuruluşu kutlanırken ya da uzaya bir Turksat uydusu gönderilirken, efendim interneti elli kat hızlandıracak altyapılar kuruyoruz diye bu kez o günün gündemine uygun olarak internet yeniden yorumlanır.
Altın kural şudur: Tutarlı olmak zorunda değilsin. Bugün beyaz dediğine yarın siyah ertesi gün şeffaf diyebilirsin.
Bu kuralı çok rahat bir şekilde hiç utanıp sıkılmadan uygulamanın da bir altyapısı var. O da amaçlar, hedefler. O amaç ve hedeflere giderken bunların dışında kalan herşey (insanlar, olgular, fikirler) birer araçtır. Ve araçlar nasıl istenirse o şekilde kullanılır. Bir gün öyle bir gün böyle. O nedenle başkasının “takıyye yapıyorlar” dediklerine “biz yolumuzda yürüyoruz” demeleri boşuna değil.
AKP’nin 16.6.2008’de Anayasa Mahkemesi’ne sunmuş olduğu Esas Hakkındaki Cevaplar metninin 18. sayfası:
“Yargılama hukukunun temel ilkesi delillerden sonuca gitmek iken, partimiz hakkında açılan davada bu ilke tersine çevrilmiş görünmektedir. Önce dava açmaya karar verilmiş, daha sonra da bunun için delil toplanmıştır. Nitekim iddianameye ek olarak sunulan dosyalarda yer alan gazete haber ve yorumlarının büyük bir kısmı bunların yayınlanmasından yıllarca sonra internet yoluyla derlenmiştir. Bu nedenle bu dava adeta bir “google davası”dır. Başsavcı, çok sayıda haber ve yorumu dava açma tarihine yakın bir zamanda anahtar kelime yazarak “google” arama motorundan arama yapmak suretiyle elde etmiştir. Örneğin, iddianamenin 10, 14, 29, 74, 93, 95, 97, 100 nolu eklerinde yer alan bazı deliller bunlardan sadece birkaçıdır. Bu şekilde internetten elde edilen gazete haber ve yorumlarının 2 Şubat 2008 Cumartesi ve 3 Şubat 2008 Pazar günleri indirildiği görülmektedir. Bu durum Başsavcılığın partimiz hakkında dava açabilmek için hafta sonu tatilinde bile yoğun bir mesai yaptığını göstermektedir.”
Bu metindeki bilgi düzeyi, bilgi derinliği ve konuyu yorumlama yaklaşımı çok düşündürücü. Öncelikle “google davası” nitelendirmesi ile verilmek istenen olumsuzluk, hafiflik mesajı karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum.
Eğer bu doğru bir nitelendirme ise biz boşuna “Internet Yaşamdır” diye yırtınıp duruyoruz. Bu mentaliteye göre internet olsa olsa çocuk oyuncağıdır. “Ciddi devlet meseleleri” söz konusu olduğu zaman internet gibi bir çocuk oyuncağına başvurmak işi ciddiyetinden uzaklaştırmaktadır.
Cumhuriyet Başsavcısı’nın Google’ı kullanma nedeni neymiş? Yıllar önce yayınlanmış gazete haberlerini bulup, kağıda basarak dava dosyasına koymak. Burada eleştirilen şey ne? Efendim eğer sen kapatma davası açacaktıysan, gazete haberlerini günü gününe takip etmeli ve elinde makasla bunları keserek güzelce arşivlemeli ve günü geldiğinde de dosyana koymalıydın. Yok eğer onun yerine hele bir de Cumartesi Pazar günleri oturup da Google’dan arama yaparak delil topladıysan vay haline!... (Buna karşılık Sayın Yalçınkaya “Velev ki...” diye başlayan bir cevap verse acaba ne diyecekler?).
Şimdi merak ediyorum tabii... Dünün gazeteleri makasla kesip kupürleri dava dosyasına delil olarak eklenmesiyle bugünün Google’dan arama yaparak bulunan kupürleri kağıda basıp dosyaya eklenmesi arasında içerik olarak ne fark var?
Eleştirilen şey davaya delil olarak eklenmiş bazı bilgilerin elde ediliş şekli. Yanlış anlaşılmasın, AKP kendi savunmasında bu delillerin gerçek dışı olduğunu filan savunmuyor. Bunların elde ediliş şeklini eleştiriyor.
Şimdi biz böyle mentaliteye sahip yürütme organlarımızın ülkemizde interneti en stratejik konulardan biri olarak algılayıp, ona göre yatırım yapmalarını mı bekleyeceğiz?
Bu tür durumlarda başvurulan bir yöntem var. Sanırım burada da o devreye girecektir. Şimdi bu savunma çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısı her açıdan eleştiri bombardımanına tutmak gerekiyor ya ele geçirilen her şey en ince detayına dek bu uğurda kullanılacaktır. Mesela internetten ulusal gazetelerimizin sanal arşivine ulaşarak daha önce yayınlanmış haber ya da makalelere ulaşmak çerçevesinde internet de bu yolda feda edilir.
Ertesi gün diyelim ki Türkiye’de internetin kuruluşu kutlanırken ya da uzaya bir Turksat uydusu gönderilirken, efendim interneti elli kat hızlandıracak altyapılar kuruyoruz diye bu kez o günün gündemine uygun olarak internet yeniden yorumlanır.
Altın kural şudur: Tutarlı olmak zorunda değilsin. Bugün beyaz dediğine yarın siyah ertesi gün şeffaf diyebilirsin.
Bu kuralı çok rahat bir şekilde hiç utanıp sıkılmadan uygulamanın da bir altyapısı var. O da amaçlar, hedefler. O amaç ve hedeflere giderken bunların dışında kalan herşey (insanlar, olgular, fikirler) birer araçtır. Ve araçlar nasıl istenirse o şekilde kullanılır. Bir gün öyle bir gün böyle. O nedenle başkasının “takıyye yapıyorlar” dediklerine “biz yolumuzda yürüyoruz” demeleri boşuna değil.
Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 27 06 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder