Pazartesi, Haziran 09, 2008

YOUTUBE TEORİLERİ


Dijital dünyanın gerçek müdavimleri, gaza, dolduruşa, ajitasyona gelmiyorlar. Hani 1 Mayıs’larda dolduruşa gelen kitleler var ya; hani o nedenle meydanların insanlara açılması sakıncalı ya ülkemizde. Internet söz konusu olduğunda allahtan benzer bir durum söz konusu değil. Herkes öz-değerlerine sahip çıkıyor. Sahip çıkabiliyor. Kimsenin dolduruşuna da gelmemesini biliyor.


Youtube’a yasak getiren 13 tane ülke varmış. Bunlardan birkaç tanesi uygunsuz içeriği bahane ederek kapatmış. Suudi Arabistan gibi ülkeler kapatma sebebi göstermeyi gerekli bile görmüyorlar. Ancak en ilginç açıklama Suriye’ninki. Efendim ülkenin internet altyapısı youtube trafiğini kaldıracak düzeyde değilmiş. O nedenle anlaşılan internet tamamen çökmesin diye youtube’a erişim vermiyorlar.

Ne düşünceliler. Yakında belki altyapları facebook’u da kaldıramaz hale gelir. O zaman onu da kapatırlar. Efendim? Neden altyapı kapasitelerini artırma yoluna gitmiyorlar mı? İlginç bir bakış açısı !...

Gelelim bizim bu onüç ülkenin arasına girme nedenimize. Malum Atatürk ile ilgili siteye eklenen hoş olmayan video klipler yüzünden bu listelerde adımız geçiyor. Bu konuyu daha önce de bu köşede gündeme getirmiş ve orantısız güç kullanımı şeklinde bir yorumda bulunmuştum.

Geçtiğimiz günlerde youtube’un sahibi Google firmasının yetkilileri de benzer bir açıklama yaptılar. Bu tür video klipleri konusunda hassas olduklarını ve kendilerine başvurulması halinde bu klipleri siteden doğrudan silmekte olduklarını bildirdiler. Yani bir mahkeme kararı almaya ve tüm siteyi komple kapatmaya gerek yok. Böylece dünyaya rezil olmaya da...

Peki neden bu yolu seçmiyoruz?

Geçtiğimiz günlerde bir eposta aldım. Birisi üşenmemiş; Atatürk aleyhtarı video kliplerine (youtube’u açık bulduğu bir sırada ve videolar silinmeden önce) gelen yorumları incelemiş. Görünen o ki gerek o video kliplerini oraya yükleyen şahıslar gerekse de ona destek çıkan mesajları yazanlar, güzelce ağızlarının payını almışlar.

Bir başka deyişle dijital dünyanın gerçek müdavimleri, gaza, dolduruşa, ajitasyona gelmiyorlar. Hani 1 Mayıs’larda dolduruşa gelen kitleler var ya; hani o nedenle meydanların insanlara açılması sakıncalı ya ülkemizde. Internet söz konusu olduğunda allahtan benzer bir durum söz konusu değil. Herkes öz-değerlerine sahip çıkıyor. Sahip çıkabiliyor. Kimsenin dolduruşuna da gelmemesini biliyor.

Peki hal böyleyken neden bu konu sürekli gündeme getiriliyor?

Öncelikle şunu tespit etmek gerekir. Bu tür kararlar nedeniyle sürekli olarak Atatürk hakkında aleyhte video kliplerinin olduğunun da bedava reklamı yapılmış olmuyor mu? Belki de bu videolar Atatürk lehindeki videolara orantılandığında binde bir ya da yüzde bir. Ama leyhteki videoların hiçbir değeri yok; ama işte o tek video; müthiş bir gündem yaratıyor.

İnsanların zihnine böylece şöyle bir bilgi yerleştirilmiş oluyor. Atatürk aleyhinde video da yapılabilirmiş demek. İkinci adım, bu merakı gidermek. Böylece bu tür videolar, yapılması gerektiği gibi sessiz sedasız site yönetimine başvurularak sildirilmek yerine davulla tüfekle kurşuna dizildiğinden, merakla aranır hale getirilmekte.

Ayrıca şu realitenin de altını çizmek lazım: Bu tür video klipler mahkeme marifetiyle site kapatılıp da sildirilene kadar zaten izleyen izlemiş, polemiğini yapan yapmış oluyor.

Bir de şu boyutu değerlendirelim. Youtube’u kapatmanın temelinde gerçekten de Atatürk aleyhindeki videolar mı etken oluyor? Yoksa acaba daha başka şahsiyetler mi söz konusu? Youtube gibi bir ortamdan bireylerin etkileşim içine girip, bazı konulardaki bazı gerçekleri öğrenmeye imkan vermeyi engellemeye çalışan...

Her bir Atatürk aleyhtarlığı yapan video için Türkiye’den youtube’u kapatma cezası uygulamak, bunu değiştirmek için ilgili hiçbir kamu görevlisinin, kurulunun, kuruluşunun devreye girmemesi, herkesin söz birliği etmişcesine kulağının üstüne yatması... Bunlar tesadüf mü? İhmalkarlık mı? Önem vermeme mi? Yoksa başka bir şey mi?

Bu sorunun çözümü mahkeme yoluyla tüm siteyi kapatmak yerine, kamu yönetiminde bu konuda görevli olarak atanmış kişilerin Google firması ile temasa geçerek, ilgili videoyu en hızlı şekilde siteden silinmesini sağlamak olmalıdır.

Tabii kültürümüz güvensizlik üzerine oturtulmuş olduğundan; “Böyle bir yol izlendiği taktirde o görevlilerin canlarının isteyeceği video klibi sildirmeye kalkmayacağından nasıl emin olabiliriz?” diye de sorabilirsiniz. Ne yazık ki güvensizlik varsa hiçbir araç çözüm olamaz.

Cumhuriyet Bilim Teknoloji - Ooof Off Line Köşesi - 06 06 2008

Hiç yorum yok: