Perşembe, Kasım 04, 2010

e-DEVLET ve BÜROKRATİK OLİGARŞİ

Bürokratik oligarşiyi eleştirirken samimi olan bir yönetim anlayışının sağlamasıdır e-devlet sürecine verilen önem. Dolayısıyla e-devlet, e-dönüşüm sürecinin performansı ilginç anlamlar da içerir!


TÜSİAD, ODTÜ’ye hazırlatmış olduğu e-Devlet Raporu’nu Eylül ayı sonunda kamuoyuna açıkladı ve kısaca e-Devlet sürecinde sınıfta kaldığımızı ilan etti.

Mevcut durumun vehametini izafi bir değerlendirme yaparak çok daha iyi anlayabiliriz. Birleşmiş Milletler’in konu hakkında her yıl düzenli olarak yayınladığı indekse göre 2010 yılında 192 ülke içinde Türkiye 69. sırada yer almıştır. Bu veriyi tek başına yorumladığımızda pek de fena sayılmaz diyebiliriz. Ancak 2003 yılında aynı araştırma indeksinde Türkiye’nin 191 ülke içinde 49. sırada olduğunu da belirtirsek tablo daha net olarak sergilenmiş olur. Son yedi yılda ilerlemek ne demek; geriye gitmişiz.

Raporun sonunda yer alan şu paragraf aslında ne yapılması gerektiği konusunu olası en yumuşak bir üslupla sunuyor: “e-Dönüşüm Türkiye projesinin dönüşüm için gerekli olan bir çok eylemin gerçekleştirilmesinin yanı sıra, yeni bir yönetim modelini zorunlu olarak gerektireceği düşünülmektedir. Söz konusu yönetim modelinin nasıl olması gerektiği ve gelişmiş ülkelerin bu bağlamda nasıl bir davranış sergiledikleri Türkiye için e-devlet yönetim modelinin oluşturulması ya da mevcut modelin iyileştirilmesi konusunda önemli girdiler sağlayacaktır”.

Bu paragraftan şu mesajlar çıkarılabilir: Bir; stratejik düzeyde bu işi beceremedik. Önce bu işi anlayan birilerinin en üst düzeyde bu işi yönetmesi ve bunu ülkemizin günlük yaşamının bir parçası haline getirmesi gerekir. İki; bunun altını doldurmak için de bizden önce yola çıkmış olanlar neler yapmış, onlardan da feyz alınabilir.

Bu işi gündelik yaşamımızın bir parçası haline getirmek demek, türbana, ergenekon gibi isimlerle adlandırılan süreçlere, et üretim ve ithalatına, dış ticaretle ilgili yapılan aktivitelere vb siyasi düzeyde ne derece önem veriyorsak, bilgi iletişim teknolojilerine de aynı düzeyde önem vermemiz demektir.

Uluslararası danışmanlık şirketleri milyon dolarlık danışmanlık projelerini sunarken müşterisi konumunda olan ve o hizmeti talep eden kurumlardan istedikleri ilk şey “üst düzey yönetici desteği”dir. Kurumsallaşmamış bir organizasyonda patronun, kurumsallaşmış bir organizasyonda ise yönetim kurulu ve genel müdürün işi sonuna dek alıp götürmesi demektir bu.

Kağıt üzerinde baktığınızda destek vermeyen bir kurum bulamazsınız. Ama bu tür projeler her zaman beklenen sonuçları üretmez. Bunun nedeni, destek olgusunun farklı algılanmasıyla ilgilidir. Köstek olmamak destek olmak anlamına gelir şeklinde algılanmaktadır. Oysa destek olmak, köstek olmamakla bitmez. Aynı zamanda sürecin istenen sonuca götürmesi için gerekli olan her şeyi yapma konusunda elini taşın altına koymayı da gerektirir. Bunun yapılmamasının temel bir nedeni vardır. Patron ya da yönetici işin ucunda mevcut imtiyazlı konumundan ödün vermesi gerektiğinin kokusunu almıştır. Oysa onun arzusu kendi konumuında bir değişiklik olmadan o sorunun halledilmesidir. Stratejik düzeyde bu ne yazık ki olası değildir.

e-Devlet sürecinde de benzer bir durum var. Mevcut siyasi vizyon, anlayış, iş yapış biçimi, yetki ve sorumluluklar vb hiçbiri değişmesin, ama öte yandan elektronikleşme süreci beklendiği şekilde sonuç versin. Bu imkansız! Bürokratik oligarşiyi eleştirirken samimi olan bir yönetim anlayışının sağlamasıdır e-devlet sürecine verilen önem. e-Devlet sınıfta kaldıysa o oligarşinin kalkmasını isteyen yok demektir. Olsa olsa el değiştirmesi arzu edilmektedir.


Cumhuriyet Bilim Teknoloji (1229) - Ooof Off Line Köşesi - 08 10 2010

Hiç yorum yok: